8 Temmuz 2016 Cuma

ANNENİN BIÇAĞI

Aşağı yukarı bir sene sonra aynı yerde , aynı koltukta ...
Geçen sene buradan evime , sana dönmek için gün sayarken , bu kez o evden kaçıp buraya gelebilmek için gün sayarken buldum kendimi.
Bir sene sonra , bu evde , tam da oturduğum bu koltukta yine '' ne olacak?'' diye soruyorum kendi kendime .
Acıyorum.
Her yerim ağrıyor.
Evet.
Tam olarak böyle hissediyorum .
Buraya gelmeden önceydi.
Mutfaktaydım.
Yemek yapacaktım.
Soğanı doğrarken annenin bıçağını kullandığımı fark ettim .
Dakikalarca izlenir mi bir bıçak ?
İzledim .
Mesela bu kez farklı hissediyorum farklı olarak .
Aklıma geldiğinde eskiden , güler yüzün , bana ''o'' bakışın ve en tatlı şapşallıkların canlanırdı zihnimde .
Şimdi öyle değil .
Kaşları çatık , hiç konuşmayan hatta mimik dahi yapmayan bir adam anımsıyorum şimdi.
İyi de ben senin bu halini hiç görmedim ki .
Nasıl oluyor peki ?
Nasıl oluyor da ben senin konuşmaz , somurtur hallerini imgeleyebiliyorum ?
Ben seni hiç öyle deneyimlemedim .
Hissediyor olabilir miyim ?
Şu an bana karşı böyle misin ?
Konuşmayan ...
İstemeyen ...
Mimiksiz ...

Ya hakikaten hiç özlemedin mi ?
Biz hiç bu kadar ayrı kalmamıştık.
Bu , deneyimleyip alıştığımız bir şey değilken sen nasıl dayanabiliyorsun ?
Ben geberiyorum kendi adıma .
Geberiyorum özlemekten.
Geberiyorum sana dokunamadığım için.
Geberiyorum yüzünü sen uyurken sevemediğim için.

İnanır mısın on günü geçti kek yapmıyorum .
Sen düşün artık nasılım !
Benim en büyük zevkim , sanırım senin de en gıcık olduğun şeylerden biriydi birlikte kek yapmalarımız.

Ben kek yaparken yanımda durmanı , izlemeni ve her yeni kek yapışımızda  yeni fikirler denemeyi çok seviyordum.
Ben seni de çok seviyordum .
Seninle bir fikri tartışmayı da çok seviyordum.
Ben zaten en çok seninle tartışmayı seviyordum .
Sol yanım ağrıyor aklıma her geldiğinde ve ben seni aklımdan atmanın yolunu bilmiyorum hala .
Keşke onu öğretip öyle gitseydin .
En azından bir işe yarardı gidişin .

Hayvan !
Hep bomboş bir adam oldun ve aslına bakarsan bir boktan haberin yoktu .
Hiçbir bok bildiğin yoktu .
Ama yine de çok seviyordum seni .
Ben en çok sana küfretmeyi seviyordum .
Şimdi gıyabında gömüyorum sana.
Affola .

Annen diyorum .
Aslında beni tanısa çok severdi .
Belki sana ''aferin'' bile derdi .
Ben daha annene teşekkür edecektim.
Hem bıçağı için hem de senin için .
Neyse siktir et şimdi anneni .
Sen nasılsın ?

ESRA AKAR