31 Mart 2016 Perşembe

ZOR DEĞİL.

Hanımları,bilhassa sizi seven hanımları üzmeyin beyler.
Siz onlara hayatınızda sadece küçük bir kısım bahşederken,onlar sizi hayatın merkezi yapıyorsa durup düşünmeniz en mantıklısı.
Kadınınız size kırılıyorsa,bağırıp çağırıyorsa sizi sevdiğindendir.
Hiçbir kadın gitmek için koparmaz onca yaygarayı.
Kırılan kadın kalmak isteyen kadındır.
Yoksa o da bilir gitmenin sessizce gerçekleştiğini.
Eğer bir kadına sahipseniz lütfen onu el üstünde tutun.
Siz yanında olmadan uyumayı bile yadırgarken kadın,siz mışıl mışıl uyursunuz mesela.
Sizin en ufak üzüntünüzü kendi üzüntüsü gibi benimser onlar.
Yediğinize,içtiğinize,giydiğinize hatta düşüncelerinize dahi söyleyecekleri varsa,dinleyin.
Zira sizi sevdiğindendir size olan ilgisi.
Çok şey istemez kadın.
Tepki verdiği zaman sizden aynı tepkiyi almak yerine sadece biraz düşünmenizi bekler.
Beklediğini alamadığında daha da hırçınlaşır.
Yapmayın beyler!
Siz ona ''iyi geceler'' demeden uyudunuz diye sabaha kadar uyumaz kadın.
Sabahın yedisinde kalkar,kendine kahve yapar,sigara içer ...
Zor değil onları anlamak.
Zor olan,kolay olanı görememektir sizin için.
Size sıcak yuva,iki kap yemek,huzur,sevgi,merhamet ve de çocuklar verecek olan kadınınızı lütfen sadece DİNLEYİN!
Bilin istedim.
                                                                                        ESRA AKAR


İŞİN ÖZÜ

İnsanın en büyük savaşı ve sınavı kendisiyle.
Yine insanı anbean yiyip bitiren,asla huzur vermeyen yegane ve en objektif duyusu vicdanı!
Açık açık,korkmadan kabullenemese de,doğruyu bağıra bağıra söyleyen de insanın iç sesidir.
İşin özü,insana en büyük zararı veren ve verecek olan yine insanın ta kendisi.
Farkındalık çoğu zaman tek yönlü.
Sadece gidiş için kesilmiş bir bilet.
Evet.
Günaydın.
                                                                                                      ESRA AKAR

29 Mart 2016 Salı

!!!

Ne oluyor biliyor musunuz?
Bir zamandan sonra ağrına gidiyor insanın!
Senin,her şeyin üzerinde,önünde tuttuğun o kişiler,o vazgeçemediklerin bir bakıyorsun ki seni her şeyin gerisinde,altında bırakıyor.
Başka başka şeyleri tercih ediyor senin yerine.
Sonra ne oluyor efendim onu da söyleyeyim !
Zaman...
Sadece zaman geçiyor.
Lakin o insanlardaki yeriniz hiç değişmiyor.
Ağrına gidiyor insanın.
Ağrına gidiyor insanın!
Ağrına gittiğiyle kalıyor insan ve boğazında bir yumru hiç geçmeyen !
                                                                                                     _ESRA AKAR_

28 Mart 2016 Pazartesi

İNSANOĞLU

Ey insanoğlu!
Soru sorma.
Aldığın cevaba öyle bir inanıyorsun ki...
En sonunda yine senin canın parçalanıyor.
Sorduğun soruya karşındakinden aldığın cevap sonsuz olmuyor.
Muhakkak ki miadı  dolduğunda değişiyor o cevap.
Bu yüzdendir ki soru sorma!
Aldığın cevaba inanıyorsun sonra.
Hiç değişmeyecek,hiç yok olmayacak sandığın o cevap vakti gelince yok oluyor.
Kendi kusurundan kaybeden hep sen oluyorsun.
İnandığın için,güvendiğin için...
Unuttuğun bir şey var ki : Kul'sun!
                                                Kusurlusun.
                                                  Eksiksin.
                                                  TANRI değilsin.
                                                                                                    _ESRA AKAR_

24 Mart 2016 Perşembe

GELME

Düşündüm de...
Zaten iyiyim ben böyle.
Daha ne olabilirdi ki?
Şu ankinden farklı ne olabilirdi?
Gün içinde özleyip de sesini duymak için telefonu elime alacaktım hepsi bu!
Başka bir şey yok.
Sen yokken de aynı ki zaten her şey.
İyiyim ben böyle.
GELME!
                                                                                    ESRA AKAR

BABALIK NAMINA

Bir isim koyamadığın,ne idüğü belli olmayan ''piç'' bir ilişki değildi benim senden istediğim.
Elimi tuttuğunda, titreyişlerimin bir anlamı olmalıydı sende.
Gözlerime baktığında beni değil de bendeki seni göremiyorsan,yani en azından bunu bile beceremiyorsan diyecek bir şeyim yok sana.
Bana verdiğin piç doğmuş aşkımla yaşarım ben itile kakıla.
Kim bilir?
BELKİ BİR GÜN AŞKIMA SAHİP ÇIKACAK,ONA KENDİ AŞKI GİBİ BAKACAK BİR ADAM BULURUM BABALIK NAMINA!
                                                                                          ESRA AKAR

23 Mart 2016 Çarşamba

RİTÜEL

Güneş doğuyor.
Kalkıyorum,kahvaltı ediyorum.(on günde bir,belki.)
Kahvemi içiyorum sonra.
Kahve uyuşturucu etkisi yapıyor bende.
O yarım saatlik kahve zevki sırasında sanki her şey yolunda gibi görünüyor gözüme.
Sigara yakıyorum bir tane.
Kahveyle güzel gidiyor her zaman.
Ne zaman o pencerenin önünde,sokağı izlerken o kahve bitiyor...
İşte o zaman başlıyor her şey.
Kırgınlıklarım,umutlarım,yapamadıklarım ve yaptığım için pişman olduklarım...
Bir bir geçiyor gözümün önünden.
Sonra dayanamayıp kalkıyorum.
Şöyle bir sağa sola bakıyorum kafamı kaşırken.
Temizlik...
Evet. En yapılabilecek şey temizlik benim için.
Kafamı dağıtıyor.
Bulaşık da aynı şekilde.
Sonra tv,facebook,okumak derken akşam ve sonra gece oluyor.
Gün bir şekilde atlatılıyor evet;lakin...
Gece olduğunda...
Yattığımda,ışıkları ve bir de televizyonu kapadığımda...
Mutfağımda akıtan musluğun ve akvaryum motorunun sesinden başka bir şey olmuyor bana düşüncelerimde eşlik eden.
Uyku.
Uğramıyor çok uzun zamandır bana.
Yine başa döndüm sanki.
Yine o bıktığım,canımı yakan günlerime geri döndüm.
Canım sıkkın.
Yorgunum.
Kırgınım.
Yine aptalı oynuyorum.
Yine birilerinin o akıllı zannedişlerini izliyorum kendilerini.
Yine sadece ben yeniliyorum,kaybediyorum.
Verilen sözler hala tutulmuyor.
Yine birileri hiç utanmadan yarı yolda bırakıyor beni.
Yine.
Yine an meselesi benim için her şeyi,herkesi siktir etmek !
Yine  anlamayacaklar.
Anlamasınlar.
Anlasalar da zaten yine beceremeyecekler vefalı olmayı.
                                                                                         ESRA AKAR

22 Mart 2016 Salı

KADIN

Dışarı çıkacakken,aşık olma ihtimaline karşı makyaj yapıp çıkmak...
İlk karşılaşmada doğmamış çocuklara isim koymak...
İkinci buluşmada,karşı cinsin halasının oğlunun eski sevgilisinin,o gün kendini hangi mekanda check in yaptığını biliyor olmak...
İlk el ele dolaşılan gün,''emeklilikte yazlığı nereden alsak?'' diye düşünüyor olmak...
Aynı anda hem komik hem de tehlikeli olabilmek...
İşte bunlar hep kadın .
Kadına ilk görüşte yürümek...
İkinci görüşmede ''nasıl yatağa atılır?''şeklinde iç geçirmek...
Üçüncü görüşmede,kadını yatağa atmak için çalışmaları hayata geçirmek...
Dördüncü görüşmede ''ulan dördüncü buluşmaya kadar nasıl oldu da hala tık yok?'' diye kendiyle savaşmak...
İşte bunlar hep erkek.
Kadın komplike,erkek düz.
''Kullanılması tehlikeli ve yasaktır'' gibi uyarı ibaresi olmayan şeyleri kullanmaya kalkmayın beyler.
Bkz:Kadınlar !
                                                                                                           ESRA AKAR

21 Mart 2016 Pazartesi

GİDİŞLERİM

Gidişlerimin hakkını veremedim hiç bu zamana kadar. 
Hep yarım kalan şeylerin var olduğunu düşünerek geri döndüm. 
Her seferinde inandın gidişime hiç gelmeyecekmişim gibi. 
''Bu kez dönmez'' dediğin her seferinde kapında buldun beni. 
Ne tuhaf? 
Bu kez o kadar kırıldım ki,yarım kalan şeyler hala var ama ben dönemiyorum. 
Şimdi ''gerçekten '' gittim ve sen aksi gibi inanmıyorsun bu kez gidişime. 
Sence de bu işte bir gariplik yok mu???
                                                                                                                                   ESRA AKAR

BENİM GİBİ KADINLAR


Benim gibi kadınlar çok zor yara alır . Kolay kolay devrilmez onlar.Acının üzerine üzerine atar adımlarını.Vazgeçmek yoktur onların hayatında. 
Benim gibi kadınların kimseye güveni yoktur.
Günahlarını,hatalarını,hırslarını ve daha bir çok kötü şeyi,emanet dahi etmezler başkasına .Hatalarının bedelini öder benim gibi kadınlar,ödemek isterler . Eğer olur da şansları yaver gider , hayat onlara kıyak geçip ödetmezse hatalarının bedellerini , hemen anlar durumu ve ödenmemiş bir bedel varsa ortada , yanlışı bulup ,ona doğru gidip ,kendi canlarını yakmak pahasına da olsa , aklanabilmek ve adil olabilmek için o bedeli muhakkak öderler benim gibi kadınlar ...
Derin ve uzun olur benim gibi kadınların geceleri .Düşmez sigara dudaklarının arasından. Dolup taşan küllüklerle boşaltırlar küllerini çöpe . O küllüklerin diplerinde kalan kül tortuları gibi bazı küllerinden kurtulmak istemez,bir köşelerinde hep yaşatırlar o acılarını. Bazense , yakılıp içilmemiş sigaralar gibi , yaşamazlar aslında yaşayabileceklerini .
Aşkı da , sevişmesi de ateş gibidir benim gibi kadınların .
Benim gibi kadınların bedeni de , aşkı da yakar senin gibi adamların dudaklarını .
Sevişmesi sadece sevişmek değil , ayin gibidir benim gibi kadınların. İbadet eder gibi arınırlar sevişmeden önce ve öyle teslim olurlar.
Sadece hatırı sayılır sebeplerden ağlar benim gibi kadınlar.Değerlidir gözyaşları .Her şey için akıtmazlar onları Ziyan sayarlar !
Uzun , anlamlı ; ama anlaşılması zeka isteyen cümleler kurar benim gibi kadınlar . 
Nettirler ! İstekleri bellidir. Apaçık söylerler her şeyi ve korkmazlar can yakmaktan . 
Can yakmak,acı çektirmek için değil , anlaşılmak içindir her zaman. Senin gibi adamlara laf anlatmak zordur ve benim gibi kadınlar görev bilir kendine senin gibi adamlara laf anlatmayı .
Öyle ilgiden de çok hoşlanmaz benim gibi kadınlar . İstedikleri hep hayatı kolaylaştıracak şeylerdir. Kullanabilecekleri ve fayda görecekleri şeyler isterler hayatlarında .
Çiçekler , kalpler benim gibi kadınlara göre değildir. Güç isterler yanlarında . Ağlamasalar da bir omuz isterler başlarının altında . Erkeğin elleri saçları okşamak için değil , masayı toplarken yardım etmek içindir benim gibi kadınlara göre.Hayat paylaşılmalıdır çünkü. 
Senin gibi adamlar çok üzer benim gibi kadınları,çok kırarlar.
Çözemez senin gibi adamlar benim gibi kadınları.Çözemez ve üzerine yargılarlar.Oysa benim gibi kadınlar anlamaya çalışır her şeyi.Kendini karşısındakinin yerine koyup düşünür önce ; ama senin gibi adamlar bununla yetinmez. Benim gibi kadınlar ne kadar verirse , o kadar daha ister senin gibi adamlar.
Asla hak ettiğinden fazlasını beklemez benim gibi kadınlar.Bunu karşısındakinden de göremezlerse,tırnaklarını çıkarır,tereddüt etmeden saldırırlar!
Her şey mükemmel olmasa da belli bir seyirde , tedbirli ilerlesin ister benim gibi kadınlar.Oyun kuralıyla oyundur çünkü. Hayat da aynı şekilde. Senin gibi adamlarsa hep fire verir bir yerlerde.Kuralları yıkmaya çalışırlar.
Benim gibi kadınların özellikleri , aradıkları , senin gibi adamlarda yoktur hiçbir zaman.Sürekli kavgalar , ağlamalar , tutarsızlıklar , acılar vardır benim gibi kadınlarla senin gibi adamlar arasında.Erken yaşlanmalar , koşmadan yorulmalar , çökmeler , vazgeçişler , yenilmeler , küsmeler vardır ; ama ...
HEP SENİN GİBİ ADAMLARI SEVER BENİM GİBİ KADINLAR !



                                                                                                                  ESRA AKAR

18 Mart 2016 Cuma

SINIR

Bir sınır vardır , bir çizgi.
İnsan,o çizgiyi çekmeden önce çok sancılı bir süreç geçirir.
Önce ne istediğini net bir şekilde belirler.
Sonra dua eder,sabreder,bekler ve bu her zaman için zor olur.
Çok zaman alır,çok yıpratır.
Bu zaman zarfı içerisinde,o çizgiyi çekecek olan insanın duasından,sabrından ve bekleyişinde gördüğünüz sessizlikten öyle bir cesaret alır,öyle gamsız olursunuz ki...
İşte o zaman,o insan,o çizgiyi çekip sınırı belirler.
O saatten sonra lütfen o çizgiye yaklaşmayın.Zira yaklaşınca o çizgiyi muhakkak geçiyorsunuz.
Karşıdaki insan için tüm sabır,tüm toleranslar ve tüm inançlar bitmiş oluyor.
O çizgiye yaklaşmayın!
Çünkü muhakkak o çizgiyi geçiyorsunuz.
Sonra ne mi oluyor?
''Pişman'' oluyorsunuz.
O sınırı belirlerken,bahsettiğim sancılı dönemi yaşatmayın.
O ''sessiz bekleyiş''i kullanmayın.
O çizgiye yaklaşmayın!Zira yaklaşınca muhakkak aşıyorsunuz sınırı.
Pişman olmadan önce bu kadar seçeneğiniz varken ...
YAPMAYIN!

                                                                                       ESRA AKAR



NASIL ANLATILIR?

Allah'ım .
En güzel anında,en güzel parçanı,en güzel bedene üflemişsin sanki.Hepimiz senin ruhunun bir parçasını taşıyoruz evet;ama en güzelini,en özelini mi üfledin o'na?
Bir insanın her yeri,her sözü,her bakışı,her hareketi mi doyulmaz olur?Olurmuş.Olmuş işte.Bir gözleri var,bir bakışı var ki ne anlatabiliyorum ne de bakmaya doyabiliyorum.
Adımı mesela...
Kimse bu kadar güzel fısıldamamıştı bugüne dek.Kimsenin dudaklarına,ses tonuna bu kadar yakışmamıştı ismim.
Cennet nasıl bir yer , bilmiyorum.Hayal bile edemiyorum;ama cennet gibi kokar mı bir insanın nefesi?Kokarmış.
Saçlarının her telini ayrı ayrı seviyorum.Abartısız,gerçekten saçlarının her telini ayrı ayrı seviyorum.Sakallarını da aynı şekilde.Sakal ya da bıyık oldukları için değil,onun yüzünde çıktıkları için,her birini çok seviyorum.
Bir insanın ellerini tuttuğunuzda,o an,sırf elleri ellerinizde diye,gönül rahatlığıyla ölmek istediğiniz oldu mu?
Benim oldu.
Elleri ellerimde olduğu her an,''şu an ölebilirim''dedim.Yaşayacak çok güzel günler beni bekliyor olsa da,ölmek istedim o anlarda.Hatırladığım,yaşadığım son şey ellerini tutmuş olmak olsun diye,hep ölmek istedim ellerini tutarken.
Sanki bana sarılmıyordu da pamuklara sarıyordu beni.O kadar yumuşak,o kadar rahattı kollarının arası.
Başka kime bu kadar yakışabilir salına salına yürümek?
Kolundaki o saat,bu kadar güzel durabilir mi başkasının kolunda?
Başka kim sigara dumanını tek gözü kapalı üflerken bu kadar çekici olabilir?
Saçlarını yaparken aynanın karşısında,dizlerini hafifçe kırıp öyle bakmak aynaya,başka kime bu kadar yakışabilir?
Bir adam çoraplarını giyerken ne kadar sevilebilir en fazla?
Başka kim bu kadar özlenebilir bakkala gittiğinde?
Aşk mı tüm bunların toplamı yoksa ben mi abartıyorum aslında seni?
Hangi halini anlatsam sana da anlayabilsen beni?
Sinirlendiğinde ya da sadece canı istediğinde gözlerini kısarak,derin derin bakarak konuşmak,nasıl bu kadar yakışabilir bir insana?
Karşısındakinin aslında haklı olduğunun farkında olduğunda,bıyıklarına götürmek parmaklarını ve başını başka yöne çevirerek gülümsemek bu kadar sevimli durabilir mi ona kızgın olmakla birlikte?
Telefonla konuşurken bir sağa bir sola yürümesi,saatlerce izlemek istediğiniz bir görüntü olabilir mi?
Bir insanı beklerken geçen her saniye bu kadar ziyan,bu kadar israf sayılabilir mi?
Su içerken,dudaklarının kenarından akan o bir damlayı elinin tersiyle silmek nasıl bu denli yakışır bir adama?
Yemek yerken yada ... Her lokmadan sonra ağzına götürdüğü peçetenin,bıyıklarına değdiğinde çıkardığı o ses,nasıl olur da duyduğum en güzel ses olabilir?
Terlemek yakışır mı bir insana?Yakışıyor işte!
Aynanın karşısında sivilcesini sıkması bir adamın,ne kadar sevilebilir?
Tavla oynarken zarları sallayışı en fazla ne kadar arzu uyandırabilir bir adamın?
Bir insanın aynı anda serçe parmağı baş parmağından,işaret parmağı yüzük parmağından güzel olabilir mi?Oluyor işte!
Bir adam bir kadını horlarken dahi mutlu edebilir mi?
Hangi insan deli gibi tartışırken hem sinir bozucu hem de masum görünebilir?
Bir insanın dağınıklığı bile düzenli olabilir mi?Oluyor işte!
Bazı kelimeleri ısrarla yanlış söylemesine ve defalarca düzeltmenize rağmen,yine aynı kelimeleri aynı hatayla söylemesi,her seferinde bu kadar sevimli olabilir mi bir insanın?
''BENİM FARKINDA BİLE OLMADIĞIM VE SENİN EN İNCE AYRINTISINA KADAR EZBERLEDİĞİN TÜM BU ŞEYLER NASIL BU KADAR SEVİLEBİLİR?'' diye sorarsan ...
Seviliyor işte!


                                                                                                                                ESRA AKAR





ÖĞRENECEKSİN!

Satış ve pazarlamada en mühim şey reklamdı.Bunu biliyordun!
Yaptığın planı satabilmek için çok iyi bir reklama ihtiyacın vardı.
Sıfır maliyetle öyle bir reklam tutturdun ki , hiçbir  alıcını kandırmaktan çekinmedin.
Evet,maliyet sıfırdı;ama değeri ve uyandırdıkları çok büyüktü yaptığın reklamın.
Tıkır tıkır işledi planın.
Son alıcın,kazıklandığını anladığı vakit,durumun benim için kazanç,senin için ise korkunç olacak.
Dürüst olmayı öğreneceksin.
ÖĞRETECEKLER!

                                                                                                          ESRA AKAR


17 Mart 2016 Perşembe

YÜZÜN DAHA SOĞUK ÖLÜMDEN

Ve ben bir tercih yapmak zorunda kalırsam ,
Yüzün daha soğuk derim ölümden !
Ölümün ardında yuvaya dönüş var .
Sevdiklerimize kavuşmak var .
Sonsuz merhamete sahip Tanrı'ya kavuşmak var .
Senin yüzünün ardında ise çözemediğim ne varsa mevcut.
Anlam veremediğim ve ısrarla anlam yüklemeye çalıştığım !
Ve ben bir tercih yapmak durumunda kalırsam ,
Yüzün daha soğuk derim ölümden .


ESRA AKAR

UNUTMADIM ALLAH'IM

Bu odada , bu yatakta , bu saatlerde çektiğim acı ...
Döktüğüm gözyaşları ...
İçimden attığım çığlıklar...
Unutmadım Allah'ım !
O günlerimi , o günlerdeki acımı unutmadım.
Unutmayacağım .
Canım çıksa ruhum unutmayacak.
Şükrolsun  sana . Sonsuz teşekkürler.
Bana verdiğin ve vermediğin ,
Yaşattığın ve yaşatmadığın her şey için sana minnettarım.
Sesimi duyduğunu , iliklerime kadar hissettirdiğin için,
Herkes , her şey gitse de , sen gitmediğin için sana şükürler olsun Rabbim.
Beni en iyi ''sen'' anladığın için,
Beni kapından hiç geri çevirmediğin için ,
Olmasını istediğim şeyler için dua ederken döktüğüm gözyaşlarını ,
Dualarımı kabul ettiğinde '' şükür'' gözyaşlarına çevirmeme müsade ettiğin için çok teşekkür ederim.
Her şeyim ...
Her şeyim sana emanet Rabbim ve gerisini sen zaten biliyorsun.
Seni çok seven aciz kulun ... 


                                                                                                     ESRA AKAR

AŞK

Önce ''iyi ki'' ler oluşturursun kendine .
Mutlu zamanlarının vazgeçilmezidir onlar.
Sonra ''keşke''lere , en sonunda da ''tövbe''lere dönüşür ''iyi ki''lerin.
Çünkü aşk ...
Nefretin geçmişteki halidir .



                                                                                           ESRA AKAR

...

Elindeki ''kukla'' olduğum doğru.
Nasıl istersen öyle yönlendiriyorsun beni.
''Söz sahibi'' olmanın getirdiği egoyu dibine kadar yaşarken sen...
Bölüyorum ; ama ben olmazsam alkış alamayacağını hatırlatmak isterim .




                                                                                                         ESRA AKAR

Hani ''bazı'' insanlar vardır ya ..
Bir şey vardır o insanlarda .
Bir bakış , bir dalış , bir kahkaha ya da bir iç çekiş.
Sizi cezbeden bir şey vardır da,bakmaya da konuşmaya da doyamazsınız.
Bir de ''bazı'' insanlar vardır .
Sevebilmek için bir neden arasınız da bir türlü bulamazsınız .
Ne yaparsanız yapın , sevemezsiniz o insanları.
İşte böyle şeyleri çok takmayın kafaya.
Kahveniz varsa , kahve için.
Yoksa , sigara da işinizi görür.
Aşık olun arkadaşlar.
Aşık olun ve acı çekin !
Bir ben aşık olmayayım bir de çocuklar ölmesin.
Aşk büyütür insanı,olgunlaştırır.
Ben zaten ihtiyarım.
İhtiyarların büyüdüğü bir gezegen keşfedilmedi henüz çünkü.
Şu kahve ya da sigara olayı ...
En başta tarif ettiğim ilk insan profiliyle kahve ve sigara içmek hoş olmaz mıydı ?


                                                                                                          ESRA AKAR