''Sevdiğin'' olarak değil de ...
Nasıl anlatayım ?
Bir bebek olarak görüyorsun artık beni.
Bunun ne kadar kötü bir his olduğunu asla bilmeyeceksin.
Hani bebeğin önüne oyuncaklarını yığarsın ya ...
Sanki sana ihtiyacı yok zannedersin.
Oyuncaklarıyla oynar,etrafına gülücükler saçar ...
Senin varlığın o an o kadar da önemli değilmiş gibi görünür.
O bebek,karnı da acıksa,altına da yapsa ya da herhangi bir yeri ağrıyor olsa bile anlamaz bunu.
Oyuncaklarıyla oynamaya dalmıştır çünkü.
Bebek işte .
Tüm bu olumsuzlukları senin fark etmen gerekir.
Yani o bebeğin mutlu olduğu anlarda bile,sana deli gibi ihtiyacı vardır.
Ya da uyutursun bir bebeği.
Sonra odadan sessizce çıkarsın.
Işıkları ya da televizyonu kapatırsın ''uyanmasın'' diye.
Evin diğer sakinlerine ''şşşt'' diyerek sustursun hatta onları da.
Arada gidip bakarsın uyuyor mu diye.
Ya da odaya doğru kulak kabartırsın.
Ondan ses gelmediği müddetçe ''aman aman iyi'' dersin. ''Uyuyor.''
O bebek huysuzlanmadıkça,bağırıp ağlamadıkça sana her şey yolundaymış gibi görünür.
Ama şunu bilmelisin ki o bebek oyuncaklarıyla da oynasa,uyusa da,aslında hep en sevdiğine ihtiyacı vardır.
Konuşmuyor,ağlamıyor,bağırıp ortalığı inletmiyor olmam sana ihtiyacım olmadığı anlamına gelmiyor.
Etrafıma gülücükler saçıyor olabilirim.
Ya da bir şeylerle meşgul de olabilirim.
Lakin ağrıyan yerlerim var !
Çoğu zaman açım.
Ve bazı şeyleri tek başıma halledemiyorum.
Madem bir bebek muamelesi yapıyorsun bana ...
O zaman lütfen hatırla.
En sevdiğime ihtiyacım var aslında.
_ESRA AKAR_
Çok kısa;lakin sittin sene algısı yaratan bir dönemdi.Geçti gitti .Bugün ise bazılarının ayakkabılarını verebilirim ellerimle!
12 Kasım 2016 Cumartesi
6 Ekim 2016 Perşembe
ELİNİ GÖRDÜM
Elini gördüm geçen...
Sadece sağ elini.
Saçma salak bir anda ve saçma salak bir yerde.
Alakasız bir biçimde...
Darmadağın olmaya yetiyor bazen sadece bir el.
Bütününe değil...
Birinin sadece eline rast gelmek yetiyor ölmeye!
_ESRA AKAR_
Sadece sağ elini.
Saçma salak bir anda ve saçma salak bir yerde.
Alakasız bir biçimde...
Darmadağın olmaya yetiyor bazen sadece bir el.
Bütününe değil...
Birinin sadece eline rast gelmek yetiyor ölmeye!
_ESRA AKAR_
30 Ağustos 2016 Salı
HALA
Bu kadar hızlı çarpar mı bir insanın kalbi sadece aklına geldiği anlarda bile?
Her seferinde ilk anki heyecanla açar mı kapıyı ona?
Seneler bir şeylerin etkisinin azalmasına yardımcı olmaz mı?
Zaten yanında olan insan bakkala gittiğinde , nasıl aylardır görmüyormuşsun gibi camda beklersin esra?
Bir kalbin bu kadar hızlı atması normal mi sahi?
İlk günkü kadar heyecanlanmak normal mi bunca zaman sonra bile?
Ya o ?
O da heyecanlanıyor mudur hala beni her gördüğünde ?
Merak edip denedim aslında .
Kapı çaldı ve o geldi .
Sarılıp , kulağımı kalbine koydum bir süre .
Çok hızlı çarpıyordu .
Hızlı nefes alıyor , bir yandan da sarılıyordu .
Bir an ...
Sadece bir an sevinecek gibi oldum.
Sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım .
Benim yaşadığımla onunki nasıl aynı olabilirdi ki ?
Bu olsa olsa mucize olurdu .
''Kurma kızım .'' dedim.
''Evin beşinci katta.Adam haliyle yoruluyor çıkarken.Kalbinin hızlı atışı da nefes nefese kalışı da bu yüzden.''diye geçirdim içimden.
Her şey ne kadar da netti aslında .
ESRA AKAR
Her seferinde ilk anki heyecanla açar mı kapıyı ona?
Seneler bir şeylerin etkisinin azalmasına yardımcı olmaz mı?
Zaten yanında olan insan bakkala gittiğinde , nasıl aylardır görmüyormuşsun gibi camda beklersin esra?
Bir kalbin bu kadar hızlı atması normal mi sahi?
İlk günkü kadar heyecanlanmak normal mi bunca zaman sonra bile?
Ya o ?
O da heyecanlanıyor mudur hala beni her gördüğünde ?
Merak edip denedim aslında .
Kapı çaldı ve o geldi .
Sarılıp , kulağımı kalbine koydum bir süre .
Çok hızlı çarpıyordu .
Hızlı nefes alıyor , bir yandan da sarılıyordu .
Bir an ...
Sadece bir an sevinecek gibi oldum.
Sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım .
Benim yaşadığımla onunki nasıl aynı olabilirdi ki ?
Bu olsa olsa mucize olurdu .
''Kurma kızım .'' dedim.
''Evin beşinci katta.Adam haliyle yoruluyor çıkarken.Kalbinin hızlı atışı da nefes nefese kalışı da bu yüzden.''diye geçirdim içimden.
Her şey ne kadar da netti aslında .
ESRA AKAR
8 Ağustos 2016 Pazartesi
MİMAR
Evime gelen bir misafirim , evdeki her şeyi çok beğenip :
''Bunların hepsini sen mi yaptın? Mimar olmalıymışsın sen .''dedi.
''Mimar?'' dedim göz gezdirirken etrafa.
''Mimar olmadım ; ama aşık oldum .'' dedim. ''Yetmez mi?''
Çünkü herkesin o çok beğendiği evi ben , aşık olup , aşkımla birlikte yapmıştım.
Aşık olabilmek mimar olmaktan daha elzemdi benim için !
ESRA AKAR
''Bunların hepsini sen mi yaptın? Mimar olmalıymışsın sen .''dedi.
''Mimar?'' dedim göz gezdirirken etrafa.
''Mimar olmadım ; ama aşık oldum .'' dedim. ''Yetmez mi?''
Çünkü herkesin o çok beğendiği evi ben , aşık olup , aşkımla birlikte yapmıştım.
Aşık olabilmek mimar olmaktan daha elzemdi benim için !
ESRA AKAR
8 Temmuz 2016 Cuma
ANNENİN BIÇAĞI
Aşağı yukarı bir sene sonra aynı yerde , aynı koltukta ...
Geçen sene buradan evime , sana dönmek için gün sayarken , bu kez o evden kaçıp buraya gelebilmek için gün sayarken buldum kendimi.
Bir sene sonra , bu evde , tam da oturduğum bu koltukta yine '' ne olacak?'' diye soruyorum kendi kendime .
Acıyorum.
Her yerim ağrıyor.
Evet.
Tam olarak böyle hissediyorum .
Buraya gelmeden önceydi.
Mutfaktaydım.
Yemek yapacaktım.
Soğanı doğrarken annenin bıçağını kullandığımı fark ettim .
Dakikalarca izlenir mi bir bıçak ?
İzledim .
Mesela bu kez farklı hissediyorum farklı olarak .
Aklıma geldiğinde eskiden , güler yüzün , bana ''o'' bakışın ve en tatlı şapşallıkların canlanırdı zihnimde .
Şimdi öyle değil .
Kaşları çatık , hiç konuşmayan hatta mimik dahi yapmayan bir adam anımsıyorum şimdi.
İyi de ben senin bu halini hiç görmedim ki .
Nasıl oluyor peki ?
Nasıl oluyor da ben senin konuşmaz , somurtur hallerini imgeleyebiliyorum ?
Ben seni hiç öyle deneyimlemedim .
Hissediyor olabilir miyim ?
Şu an bana karşı böyle misin ?
Konuşmayan ...
İstemeyen ...
Mimiksiz ...
Ya hakikaten hiç özlemedin mi ?
Biz hiç bu kadar ayrı kalmamıştık.
Bu , deneyimleyip alıştığımız bir şey değilken sen nasıl dayanabiliyorsun ?
Ben geberiyorum kendi adıma .
Geberiyorum özlemekten.
Geberiyorum sana dokunamadığım için.
Geberiyorum yüzünü sen uyurken sevemediğim için.
İnanır mısın on günü geçti kek yapmıyorum .
Sen düşün artık nasılım !
Benim en büyük zevkim , sanırım senin de en gıcık olduğun şeylerden biriydi birlikte kek yapmalarımız.
Ben kek yaparken yanımda durmanı , izlemeni ve her yeni kek yapışımızda yeni fikirler denemeyi çok seviyordum.
Ben seni de çok seviyordum .
Seninle bir fikri tartışmayı da çok seviyordum.
Ben zaten en çok seninle tartışmayı seviyordum .
Sol yanım ağrıyor aklıma her geldiğinde ve ben seni aklımdan atmanın yolunu bilmiyorum hala .
Keşke onu öğretip öyle gitseydin .
En azından bir işe yarardı gidişin .
Hayvan !
Hep bomboş bir adam oldun ve aslına bakarsan bir boktan haberin yoktu .
Hiçbir bok bildiğin yoktu .
Ama yine de çok seviyordum seni .
Ben en çok sana küfretmeyi seviyordum .
Şimdi gıyabında gömüyorum sana.
Affola .
Annen diyorum .
Aslında beni tanısa çok severdi .
Belki sana ''aferin'' bile derdi .
Ben daha annene teşekkür edecektim.
Hem bıçağı için hem de senin için .
Neyse siktir et şimdi anneni .
Sen nasılsın ?
ESRA AKAR
Geçen sene buradan evime , sana dönmek için gün sayarken , bu kez o evden kaçıp buraya gelebilmek için gün sayarken buldum kendimi.
Bir sene sonra , bu evde , tam da oturduğum bu koltukta yine '' ne olacak?'' diye soruyorum kendi kendime .
Acıyorum.
Her yerim ağrıyor.
Evet.
Tam olarak böyle hissediyorum .
Buraya gelmeden önceydi.
Mutfaktaydım.
Yemek yapacaktım.
Soğanı doğrarken annenin bıçağını kullandığımı fark ettim .
Dakikalarca izlenir mi bir bıçak ?
İzledim .
Mesela bu kez farklı hissediyorum farklı olarak .
Aklıma geldiğinde eskiden , güler yüzün , bana ''o'' bakışın ve en tatlı şapşallıkların canlanırdı zihnimde .
Şimdi öyle değil .
Kaşları çatık , hiç konuşmayan hatta mimik dahi yapmayan bir adam anımsıyorum şimdi.
İyi de ben senin bu halini hiç görmedim ki .
Nasıl oluyor peki ?
Nasıl oluyor da ben senin konuşmaz , somurtur hallerini imgeleyebiliyorum ?
Ben seni hiç öyle deneyimlemedim .
Hissediyor olabilir miyim ?
Şu an bana karşı böyle misin ?
Konuşmayan ...
İstemeyen ...
Mimiksiz ...
Ya hakikaten hiç özlemedin mi ?
Biz hiç bu kadar ayrı kalmamıştık.
Bu , deneyimleyip alıştığımız bir şey değilken sen nasıl dayanabiliyorsun ?
Ben geberiyorum kendi adıma .
Geberiyorum özlemekten.
Geberiyorum sana dokunamadığım için.
Geberiyorum yüzünü sen uyurken sevemediğim için.
İnanır mısın on günü geçti kek yapmıyorum .
Sen düşün artık nasılım !
Benim en büyük zevkim , sanırım senin de en gıcık olduğun şeylerden biriydi birlikte kek yapmalarımız.
Ben kek yaparken yanımda durmanı , izlemeni ve her yeni kek yapışımızda yeni fikirler denemeyi çok seviyordum.
Ben seni de çok seviyordum .
Seninle bir fikri tartışmayı da çok seviyordum.
Ben zaten en çok seninle tartışmayı seviyordum .
Sol yanım ağrıyor aklıma her geldiğinde ve ben seni aklımdan atmanın yolunu bilmiyorum hala .
Keşke onu öğretip öyle gitseydin .
En azından bir işe yarardı gidişin .
Hayvan !
Hep bomboş bir adam oldun ve aslına bakarsan bir boktan haberin yoktu .
Hiçbir bok bildiğin yoktu .
Ama yine de çok seviyordum seni .
Ben en çok sana küfretmeyi seviyordum .
Şimdi gıyabında gömüyorum sana.
Affola .
Annen diyorum .
Aslında beni tanısa çok severdi .
Belki sana ''aferin'' bile derdi .
Ben daha annene teşekkür edecektim.
Hem bıçağı için hem de senin için .
Neyse siktir et şimdi anneni .
Sen nasılsın ?
ESRA AKAR
27 Haziran 2016 Pazartesi
İNANMAYIN
Yarım ağızla edilen bir teklife , yarım ağızla söylenen herhangi bir söze inanmayın mümkün mertebe.
Çünkü canla başla edilen bir teklifte ya da söylenen basit herhangi bir sözde bile , gözlerde bir ışıltı olur.
Bunu fark edersiniz.
Siz siz olun , o ışıltıyı görmüyorsanız , size söylenen hiçbir şeye inanmayın.
Lütfen !
Tabi üzülmek istiyorsanız ...
Tercih meselesi.
Benimki naçizane bir tecrübe tavsiyesi.
ESRA AKAR
Çünkü canla başla edilen bir teklifte ya da söylenen basit herhangi bir sözde bile , gözlerde bir ışıltı olur.
Bunu fark edersiniz.
Siz siz olun , o ışıltıyı görmüyorsanız , size söylenen hiçbir şeye inanmayın.
Lütfen !
Tabi üzülmek istiyorsanız ...
Tercih meselesi.
Benimki naçizane bir tecrübe tavsiyesi.
ESRA AKAR
26 Haziran 2016 Pazar
1 Haziran 2016 Çarşamba
BİR ADAM
Bir adam sevdim ben .
Gözleri kalbime , elleri tenime , sözleri ruhuma değdi .
Hiç benzeşmiyorduk oysa .
O bencil , düşüncesiz , yalancıydı.
Gel gör ki çok güzel gülüyordu .
Konuştuğunda bir insanı değil de en sevdiğim melodiyi dinliyor gibiydim .
Tersi çok pisti mesela .
Kabalıksa , öyle bir kabalaşıyordu ki akıllara zarar !
Yapayalnızdı ayrıca .
Etrafı kalabalıktı ; ama o yalnızdı.
Kimseye bir şey anlatmazdı .
Anlatmadığı yetmiyormuş gibi bir de ''beni anlamıyorsun'' diyordu .
O hiç anlatmadı ben de bilemedim , anlayamadım .
Dağınıktı .
Kendisi , düşünceleri , hayalleri ve doğruları...
Hepsi darmadağındı .
Çözerim , hallederim , ona güzel olan şeyleri öğretebilirim sandım .
Olmadı .
Zamanla bir de baktım ki ben ona benzemişim .
Artık benzeşmişiz.
Ben de kabalaşmışım .
Ben de yalanlar söylemeye başlamışım .
Her şeyim darmadağın olmuş ve etrafımdakilere rağmen , yalnızlaşmışım .
Kimseye konuşmaz olmuşum .
Konuşmamış , bir de '' beni anlamıyorlar''ı pelesenk etmişim dilime .
Dağlarda yalnız yaşayan , elindeki tek silahı yalan olan ve o silahla insanları öldüren ve bundan zerre utanç duymayan bir eşkıyaydı o.
Alışageldiği o hayat anlayışını değiştiremediğim gibi ben de ona benzedim günbegün .
Bir adam sevdim ben .
Gözleri kalbime , elleri tenime , sözleri ruhuma değdi .
Değmişti bir zamanlar .
Bugün ...
Dağlardayım !
Dil dile değdi zira .
ESRA AKAR
Gözleri kalbime , elleri tenime , sözleri ruhuma değdi .
Hiç benzeşmiyorduk oysa .
O bencil , düşüncesiz , yalancıydı.
Gel gör ki çok güzel gülüyordu .
Konuştuğunda bir insanı değil de en sevdiğim melodiyi dinliyor gibiydim .
Tersi çok pisti mesela .
Kabalıksa , öyle bir kabalaşıyordu ki akıllara zarar !
Yapayalnızdı ayrıca .
Etrafı kalabalıktı ; ama o yalnızdı.
Kimseye bir şey anlatmazdı .
Anlatmadığı yetmiyormuş gibi bir de ''beni anlamıyorsun'' diyordu .
O hiç anlatmadı ben de bilemedim , anlayamadım .
Dağınıktı .
Kendisi , düşünceleri , hayalleri ve doğruları...
Hepsi darmadağındı .
Çözerim , hallederim , ona güzel olan şeyleri öğretebilirim sandım .
Olmadı .
Zamanla bir de baktım ki ben ona benzemişim .
Artık benzeşmişiz.
Ben de kabalaşmışım .
Ben de yalanlar söylemeye başlamışım .
Her şeyim darmadağın olmuş ve etrafımdakilere rağmen , yalnızlaşmışım .
Kimseye konuşmaz olmuşum .
Konuşmamış , bir de '' beni anlamıyorlar''ı pelesenk etmişim dilime .
Dağlarda yalnız yaşayan , elindeki tek silahı yalan olan ve o silahla insanları öldüren ve bundan zerre utanç duymayan bir eşkıyaydı o.
Alışageldiği o hayat anlayışını değiştiremediğim gibi ben de ona benzedim günbegün .
Bir adam sevdim ben .
Gözleri kalbime , elleri tenime , sözleri ruhuma değdi .
Değmişti bir zamanlar .
Bugün ...
Dağlardayım !
Dil dile değdi zira .
ESRA AKAR
29 Mayıs 2016 Pazar
MOR ELBİSE
Küçükken mor bir elbisem vardı .
Neredeyse üzerimden hiç çıkarmayacak kadar çok sevdiğim ...
Sonra büyüdüm .
Her şeyin eskidiğini , bir şeyin yerini zamanla başka bir şeylerin aldığını öğrendim .
Ve ben bir daha eskiyecek olan hiçbir şeyi sevmedim .
Mor elbisem , ''hep benim olacak'' zannederek sevdiğim , sahiplendiğim ilk ve son şey olarak kaldı.
ESRA AKAR
Neredeyse üzerimden hiç çıkarmayacak kadar çok sevdiğim ...
Sonra büyüdüm .
Her şeyin eskidiğini , bir şeyin yerini zamanla başka bir şeylerin aldığını öğrendim .
Ve ben bir daha eskiyecek olan hiçbir şeyi sevmedim .
Mor elbisem , ''hep benim olacak'' zannederek sevdiğim , sahiplendiğim ilk ve son şey olarak kaldı.
ESRA AKAR
25 Mayıs 2016 Çarşamba
BİR ŞEYİN Mİ VAR ?
''Bir şeyin mi var? '' diye sorulmaz kadına.
Bu şekilde sorarsan bu soruyu , ''yok bir şey'' cevabını alırsın.
Bir şey olduğu bellidir de işte sorma şeklinde sorun vardır.
Sonra kadınları anlamak zor , memnuniyetsizler de bıdı bıdı .
Kadın anlatmadan anlaşılmak ister ya hani ?
Erkek de bu işin içinden çıkamadığını iddia eder hep ?
İşte sorun burada başlıyor.
Aslında bir sorun olduğunu anlıyor erkek.
Anlıyor ; ama kadın kendisi anlatsın istiyor.
Ne oluyor peki ?
Kadın anlatıyor da anlatıyor .
Sevincini , hüznünü , hırslarını ...
Her şeyini anlatıyor aslında.
Erkek buna farkında olmadan alışıyor.
Yani kadının sormadan anlatışlarına alışıyor.
Bazen öyle bir şey oluyor ki ...
Kadının bir problemi ya da basit herhangi bir sıkıntısı oluyor.
Adam soruyor : '' Bir şeyin mi var ? ''
E madem görüyorsun bir şey olduğunu da neden doğru cümleyi kurmuyorsun be adam !
Kadın , bu soru bu şekilde sorulunca anlatmak istemiyor.
Zaten her şeyi anlatıyor ya kadın , bir de o an o sıkıntısı adamı sıkacak diye düşünüyor.
Çünkü bu soru bu şekilde sorulunca kadın susuyor , adam ısrar ediyor ve sonu boka sarıyor.
Erkek bazı zamanlar bozuk olduğunda kadın nasıl anlayıp , yapması gerekeni yapıyorsa , e bırakın da karşısından da aynısını beklemek azcık hakkı olsun .
Sorun çok küçük esasen.
Kolaylıkla halledilebilir.
En azından bu konu için.
Kankasının morali bozuk olan adam , ne yapıp edip bütün dikkatini ve ilgisini kankasına verebiliyor da söz konusu kadın olunca neden çabucak sıkılıveriyor?
''Kanka işte olmuş bir şey , anlat.'' a dönüşüyor bu soru kankaya sorulurken.
''Bir şeyin mi var ?'' a ne oldu hani !
Tahammülsüzlük kadınınıza mı sadece ?
''Bir şeyin mi var?'' değil doğru soru beyler .
Doğru olan soru sormak değil ki.
Ekseri olarak kadına ne yapması gerektiğini söylemiyor musunuz zaten ?
''Üstüme gelme'' , '' bıdı bıdı yapma '' , ''trip atma '' gibi .
Bakınız hepsi emir kipli .
Emir kipini başka yerlerde kullanırsanız daha hoş olur beyler.
Kadını da memnun eder emin olun .
Derdi olan kadına : ''Hadi anlat bana!'' deyin bakalım neler değişiyor ?
ESRA AKAR
Bu şekilde sorarsan bu soruyu , ''yok bir şey'' cevabını alırsın.
Bir şey olduğu bellidir de işte sorma şeklinde sorun vardır.
Sonra kadınları anlamak zor , memnuniyetsizler de bıdı bıdı .
Kadın anlatmadan anlaşılmak ister ya hani ?
Erkek de bu işin içinden çıkamadığını iddia eder hep ?
İşte sorun burada başlıyor.
Aslında bir sorun olduğunu anlıyor erkek.
Anlıyor ; ama kadın kendisi anlatsın istiyor.
Ne oluyor peki ?
Kadın anlatıyor da anlatıyor .
Sevincini , hüznünü , hırslarını ...
Her şeyini anlatıyor aslında.
Erkek buna farkında olmadan alışıyor.
Yani kadının sormadan anlatışlarına alışıyor.
Bazen öyle bir şey oluyor ki ...
Kadının bir problemi ya da basit herhangi bir sıkıntısı oluyor.
Adam soruyor : '' Bir şeyin mi var ? ''
E madem görüyorsun bir şey olduğunu da neden doğru cümleyi kurmuyorsun be adam !
Kadın , bu soru bu şekilde sorulunca anlatmak istemiyor.
Zaten her şeyi anlatıyor ya kadın , bir de o an o sıkıntısı adamı sıkacak diye düşünüyor.
Çünkü bu soru bu şekilde sorulunca kadın susuyor , adam ısrar ediyor ve sonu boka sarıyor.
Erkek bazı zamanlar bozuk olduğunda kadın nasıl anlayıp , yapması gerekeni yapıyorsa , e bırakın da karşısından da aynısını beklemek azcık hakkı olsun .
Sorun çok küçük esasen.
Kolaylıkla halledilebilir.
En azından bu konu için.
Kankasının morali bozuk olan adam , ne yapıp edip bütün dikkatini ve ilgisini kankasına verebiliyor da söz konusu kadın olunca neden çabucak sıkılıveriyor?
''Kanka işte olmuş bir şey , anlat.'' a dönüşüyor bu soru kankaya sorulurken.
''Bir şeyin mi var ?'' a ne oldu hani !
Tahammülsüzlük kadınınıza mı sadece ?
''Bir şeyin mi var?'' değil doğru soru beyler .
Doğru olan soru sormak değil ki.
Ekseri olarak kadına ne yapması gerektiğini söylemiyor musunuz zaten ?
''Üstüme gelme'' , '' bıdı bıdı yapma '' , ''trip atma '' gibi .
Bakınız hepsi emir kipli .
Emir kipini başka yerlerde kullanırsanız daha hoş olur beyler.
Kadını da memnun eder emin olun .
Derdi olan kadına : ''Hadi anlat bana!'' deyin bakalım neler değişiyor ?
ESRA AKAR
14 Mayıs 2016 Cumartesi
İNAN
Herhangi anlamsız , elzem olmayan , en kullanmadığım şeyleri bile çöpe atarken düşünürüm esasen ; lakin sana sırtımı dönerken bir an dahi tereddüt etmedim inan .
ESRA AKAR
ESRA AKAR
NÜANS
Senin hiç önemsemeyerek yaptığın bir şeyi bir başkası üzerine alınıyor.
Özellikle birisi için yaptığın bir şey ise o kişiye dokunmadan geçiyor.
İnsanlar garip.
Düşünceler tehlikeli.
Ego bazılarında ışık hızına sahip olsan bile , giderken sıkılıp geri döneceğin bir gezegen kadar yükseklerde .
Neden bu kadar salak kimileri ?
Hayır , salak olmakla ego sahibi olmak arasında ince bir nüans var çünkü .
Kendilerini salak olmak zorunda gibi mi hissediyorlar acaba ?
Mümkün.
ESRA AKAR
Özellikle birisi için yaptığın bir şey ise o kişiye dokunmadan geçiyor.
İnsanlar garip.
Düşünceler tehlikeli.
Ego bazılarında ışık hızına sahip olsan bile , giderken sıkılıp geri döneceğin bir gezegen kadar yükseklerde .
Neden bu kadar salak kimileri ?
Hayır , salak olmakla ego sahibi olmak arasında ince bir nüans var çünkü .
Kendilerini salak olmak zorunda gibi mi hissediyorlar acaba ?
Mümkün.
ESRA AKAR
13 Mayıs 2016 Cuma
MÜMKÜN
Uzun lafın ''kısası'' mümkün olabiliyorsa...
Bence beni sevebilmen de mümkün .
Birincisi daha meşakkatli ayrıca .
ESRA AKAR
Bence beni sevebilmen de mümkün .
Birincisi daha meşakkatli ayrıca .
ESRA AKAR
9 Mayıs 2016 Pazartesi
MİŞ(MUŞ) GİBİ
Seviyormuş gibi yap ; ama sevme !
Sözlerin , bakışların , dokunuşların seviyormuş gibi olsun.
Mantarlamadan becer ama tüm bunları .
Rol yaptığın anlaşılırsa plan bozulur .
Yanında olduğun insana , yıllar sonrası için umutlar ver .
Hayaller kurdurt hatta !
Dikkat et , açık vermeden yap bu işi .
Bugün ağzından çıkan , yarın da söyleyebileceğin bir söz olsun .
Ağlat !
Gereksiz bir zamanda , saçma sapan bir konudan sebep ve en salak yerde ağlat !
Bir anda .
Her şey iyiyken yap bunu ve neye uğradığını şaşırsın karşındaki .
Sonra aynı hızda al gönlünü.
Özür dile .
Onu aslında ne kadar önemsediğini göster .
Emin ol inanacaktır .
Herhangi özel bir günü beklemeden hediyeler al , sürpriz yap .
İki de güzel söz söyledin mi ? Tamamdır .
Sonra karşındakine '' sen neden böyle sürprizler yapmıyorsun bana ?'' deyip topu ona at .
Kahrından geberecektir .
Kendisini yetersiz görecektir ilişkide.
'' O beni gerçekten seviyor. Doğru da söylüyor. Daha fazla sevmeliyim.'' dedirt yeter.
Sonra otur izle filmi .
Filmi izlerken fazla kaptırma kendini ve arayı açma .
Aksi taktirde kavgalar başlıyor.
Doz sende.
En mutlu olduğu anlarda tartışma yarat .
Bunu ustalıkla , yüzün bile kızarmadan yapmalısın.
Peki durup dururken bunları neden mi yapmalısın ?
Çünkü onun kafasında o gün soracak soruları muhakkak olacaktır.
O soru bombardımanına maruz kalmadan , en mutlu anında bunu yaparsan işin rengini değiştirmiş olursun.
Soracağı soruları unutacak ve gönlünü almaya çalışacaktır.
Sen ne kadar cazgır olursan , o o kadar alttan alan taraf olacaktır .
Sorular ??
Ohoooo sen hala orda mısın ?
Çoktan uçtu gitti onlar .
Arada yalan söyle .
Yok ya ...
Arada değil , ekseri olarak söyle .
Yakalanma sakın.
Dedektif gibi çalışacak ve yalanlarını yakalayacaktır.
O senin yalanlarını deşifre ederken , sen hem zaman kazanacaksın hem de dedektiflik performansını göreceksin .
O yorulacak ; ama inan bana sen çok eğleneceksin .
Bırak canı ne kadar yanarsa yansın .
Sanane ki !
Zaten sevmiyorsun sen , unutma !
Seviyor gibi yapıyorsun .
Aldat !
Bulduğun her fırsatta hem de .
Sudan sebeplerden aldat .
Sen aldatırken gününü gün edeceksin , o ise yalanını yakaladığında kendini düzeltecek.
Ne taktik ama !
Böylece zaten halihazırda sevmediğin insanı , ağzına sıça sıça pamuğa döndüreceksin .
Sana sorun yaratmayacak bir kişilik olup çıkıverecek.
Bir taşla bilmem kaç kuş !
Onun arkadaşlarını önemse (?)
Anladın sen . (Önemsiyormuş gibi yap)
Bak bu önemli .
Altını çiz .
Buraya dikkat et .
Mantarlarsan düşmanın birken arkadaşlarıyla birlikte on beş olur , sıçarsın !
Ama şöyle düşün .
Mantarlamazsan ''on beş pamuk'' oluverirler.
Yani iyi uyutman lazım .
Kavga ettiğinizde , onun arkadaşlarına ağla .
Zaten çok da iplemediğin için kendi arkadaşlarına ağlamazsın tabi ki de .
''Seviyo bu seni yeaaağğğğ .'' desin arkadaşları hemen onu arayıp.
Sen o arada ...
Ne bileyim maç falan izlersin , arkadaşlarınla eğlenmeye gidersin vs.
Yapmana izin vermediği şeyler değil mi bunlar?
Al sana zaman !
Al sana özgürlük alanın !
Bunlar seni yormayacak inan bana ;)
Sen sadece eğleneceksin.
Bırak o düşünsün .
O zaten bir kişi değil ki .
On beş kişiler onlar .
On beş ayrı komplike zeka ...
Aman Allah'ım !!
Onlar bir şekilde hallederler her şeyi .
Tüm bunları neden mi yapacaksın ?
E mutlu olmak istiyorum demedin mi !
ESRA AKAR
Sözlerin , bakışların , dokunuşların seviyormuş gibi olsun.
Mantarlamadan becer ama tüm bunları .
Rol yaptığın anlaşılırsa plan bozulur .
Yanında olduğun insana , yıllar sonrası için umutlar ver .
Hayaller kurdurt hatta !
Dikkat et , açık vermeden yap bu işi .
Bugün ağzından çıkan , yarın da söyleyebileceğin bir söz olsun .
Ağlat !
Gereksiz bir zamanda , saçma sapan bir konudan sebep ve en salak yerde ağlat !
Bir anda .
Her şey iyiyken yap bunu ve neye uğradığını şaşırsın karşındaki .
Sonra aynı hızda al gönlünü.
Özür dile .
Onu aslında ne kadar önemsediğini göster .
Emin ol inanacaktır .
Herhangi özel bir günü beklemeden hediyeler al , sürpriz yap .
İki de güzel söz söyledin mi ? Tamamdır .
Sonra karşındakine '' sen neden böyle sürprizler yapmıyorsun bana ?'' deyip topu ona at .
Kahrından geberecektir .
Kendisini yetersiz görecektir ilişkide.
'' O beni gerçekten seviyor. Doğru da söylüyor. Daha fazla sevmeliyim.'' dedirt yeter.
Sonra otur izle filmi .
Filmi izlerken fazla kaptırma kendini ve arayı açma .
Aksi taktirde kavgalar başlıyor.
Doz sende.
En mutlu olduğu anlarda tartışma yarat .
Bunu ustalıkla , yüzün bile kızarmadan yapmalısın.
Peki durup dururken bunları neden mi yapmalısın ?
Çünkü onun kafasında o gün soracak soruları muhakkak olacaktır.
O soru bombardımanına maruz kalmadan , en mutlu anında bunu yaparsan işin rengini değiştirmiş olursun.
Soracağı soruları unutacak ve gönlünü almaya çalışacaktır.
Sen ne kadar cazgır olursan , o o kadar alttan alan taraf olacaktır .
Sorular ??
Ohoooo sen hala orda mısın ?
Çoktan uçtu gitti onlar .
Arada yalan söyle .
Yok ya ...
Arada değil , ekseri olarak söyle .
Yakalanma sakın.
Dedektif gibi çalışacak ve yalanlarını yakalayacaktır.
O senin yalanlarını deşifre ederken , sen hem zaman kazanacaksın hem de dedektiflik performansını göreceksin .
O yorulacak ; ama inan bana sen çok eğleneceksin .
Bırak canı ne kadar yanarsa yansın .
Sanane ki !
Zaten sevmiyorsun sen , unutma !
Seviyor gibi yapıyorsun .
Aldat !
Bulduğun her fırsatta hem de .
Sudan sebeplerden aldat .
Sen aldatırken gününü gün edeceksin , o ise yalanını yakaladığında kendini düzeltecek.
Ne taktik ama !
Böylece zaten halihazırda sevmediğin insanı , ağzına sıça sıça pamuğa döndüreceksin .
Sana sorun yaratmayacak bir kişilik olup çıkıverecek.
Bir taşla bilmem kaç kuş !
Onun arkadaşlarını önemse (?)
Anladın sen . (Önemsiyormuş gibi yap)
Bak bu önemli .
Altını çiz .
Buraya dikkat et .
Mantarlarsan düşmanın birken arkadaşlarıyla birlikte on beş olur , sıçarsın !
Ama şöyle düşün .
Mantarlamazsan ''on beş pamuk'' oluverirler.
Yani iyi uyutman lazım .
Kavga ettiğinizde , onun arkadaşlarına ağla .
Zaten çok da iplemediğin için kendi arkadaşlarına ağlamazsın tabi ki de .
''Seviyo bu seni yeaaağğğğ .'' desin arkadaşları hemen onu arayıp.
Sen o arada ...
Ne bileyim maç falan izlersin , arkadaşlarınla eğlenmeye gidersin vs.
Yapmana izin vermediği şeyler değil mi bunlar?
Al sana zaman !
Al sana özgürlük alanın !
Bunlar seni yormayacak inan bana ;)
Sen sadece eğleneceksin.
Bırak o düşünsün .
O zaten bir kişi değil ki .
On beş kişiler onlar .
On beş ayrı komplike zeka ...
Aman Allah'ım !!
Onlar bir şekilde hallederler her şeyi .
Tüm bunları neden mi yapacaksın ?
E mutlu olmak istiyorum demedin mi !
ESRA AKAR
3 Mayıs 2016 Salı
TUZ
Arabaların vızır vızır geçtiği bir caddede evim olsun istedim hep.
Araba sesi hep iyi gelmiştir bana.
Uyusam da ''birilerinin ayakta olduğunu bilmek'' araba sesi benim için.
Çok ses yapan üst komşularım var benim.
Hiç kızmam onlara.
YukarIdan kahkaha sesi geldikçe mutlu olurum.
Hala kahkaha atabilen birileri var demek ki.
Yalnız kalmayı bu kadar severken , etrafım cıvıl cıvıl olsun isterim.
Az ötede oynasınlar yeter bana.
Ben sadece dinlerim , izlerim .
Evimde misafirim varken uyumaya bayılırım.
Biri müzik dinler , biri mutfakta yemek yapar , diğeri tv izler.
O sesler bana huzur verir uykuya dalarken .
Her zaman ses içinde de yaşayamam.
Arada olursa kabulümdür ve dostlarım bunu iyi bilir.
O dozu ayarlar onlar.
Midye dolmayı sevdiğimi söylemiş miydim ?
Birayla harika gidiyor.
Birlikte değil , biradan sonra .
Pasta , kek , börek , yemek , uğraşmak ve lezzetini tutturmak için çabalamak '' en sevdiklerim'' listesinde üst sıralardadır.
Mesela gerekiyorsa yalan söylemeli insan.
İyi niyetli yalanlar vardır a dostlar , inanın .
Yalan söyleyerek mutlu ettiğim insanlardan biliyorum .
Yumuşatıcı ile deterjan kombini diye bir şey var bende.
Hangi deterjan hangi yumuşatıcıyla daha kalıcı olur ve güzel kokar , oturtmam zaman aldı.
Neyse ki şu anki kombinimden çok memnunum.
Günde minimum 3 kahve içmezsem başım ağrır , uyuyamam .
Her gün çamaşır yıkanır evimde .
Bir kez giydiğimi yıkamazsam kendimi iyi hissetmiyorum .
Misafiriminkileri de aynı şekilde .
Hastalık gibi görünüyor yaptıklarım . ( ben de şu an fark ettim)
Ama bence değil .
Vazgeçmem gereken takıntılarımın varlığının elbet farkındayım .
Değiştirmeye çalıştım.
Takıntılarımdan vazgeçememek de ''vazgeçemediklerim'' listesinde üst sıralarda maalesef.
Üniversiteyi Rize'de okudum.
Muhteşem bir yerdi .
Yine tercih yapsam yine Rize'yi yazarım.
İnsanları...
Nasıl diyeyim?
Sanki başka bir gezegenden gibi.
Lazca öğrendim mesela.
Çok zor konuşması :)
En güzel aşklarımı da arkadaşlıklarımı da orada yaşadım.
Böyleydi de.
Ama en güzel aşkı , Rize'den döndükten sonra ağrılı bir biçimde İstanbul'da yaşadım.
Islak mendil , cif , bulaşık deterjanı , aseton gibi bazı şeyleri hep aynı marka alırım.
Bulamazsam da almam , evi bok götürür bazen .
Kitap okumaya biraz ara verdim sanırım.
Başucumda duran kitabı görünce dank etti.
Mevsim geçişlerinden nefret ederim.
Bir mevsime geçerken,geride kalan mevsimden kopmam zaman alıyor.
Yaza girdiğimizde kızlar babetle gezerken ben hala iki kat çorapla converse giyerim .
Üşütüyorum,gerçekten!
Yeniliklere açık bir imaj bıraksam da esasen öyle değil.
''Sürekli'' yaptığım şeyleri aldatamam.
Kuaförüm de bunlara dahil.
Yalçın ya . Şeker insan :)
Saçımı kendim boyar , kaşlarımı kendim alırım.
E kuaför ?
Nadir giderim.
Asıl amacım goygoy yapmak olur.
Hayatımdan çıkarabildiğim tek şey tuz!
Evet evet tuz .
Cemre sağolsun.
O da candır.
Asıl meseleyi anlatmamak için saçmalıyorum değil mi?
Gereksiz şeyler anlatıyorum?
Öyle öyle .
Canım çok yandı be dün !
Kanım çekildi,vücudum dondu,uyuştu her yerim.
Çok acıdı !
Hala vazgeçmiş değilim.
Hala bir şeyleri hayatımdan çıkaramıyorum.
Hayatımdan çıkarabildiğim tek şey tuz demiş miydim ?
ESRA AKAR
Araba sesi hep iyi gelmiştir bana.
Uyusam da ''birilerinin ayakta olduğunu bilmek'' araba sesi benim için.
Çok ses yapan üst komşularım var benim.
Hiç kızmam onlara.
YukarIdan kahkaha sesi geldikçe mutlu olurum.
Hala kahkaha atabilen birileri var demek ki.
Yalnız kalmayı bu kadar severken , etrafım cıvıl cıvıl olsun isterim.
Az ötede oynasınlar yeter bana.
Ben sadece dinlerim , izlerim .
Evimde misafirim varken uyumaya bayılırım.
Biri müzik dinler , biri mutfakta yemek yapar , diğeri tv izler.
O sesler bana huzur verir uykuya dalarken .
Her zaman ses içinde de yaşayamam.
Arada olursa kabulümdür ve dostlarım bunu iyi bilir.
O dozu ayarlar onlar.
Midye dolmayı sevdiğimi söylemiş miydim ?
Birayla harika gidiyor.
Birlikte değil , biradan sonra .
Pasta , kek , börek , yemek , uğraşmak ve lezzetini tutturmak için çabalamak '' en sevdiklerim'' listesinde üst sıralardadır.
Mesela gerekiyorsa yalan söylemeli insan.
İyi niyetli yalanlar vardır a dostlar , inanın .
Yalan söyleyerek mutlu ettiğim insanlardan biliyorum .
Yumuşatıcı ile deterjan kombini diye bir şey var bende.
Hangi deterjan hangi yumuşatıcıyla daha kalıcı olur ve güzel kokar , oturtmam zaman aldı.
Neyse ki şu anki kombinimden çok memnunum.
Günde minimum 3 kahve içmezsem başım ağrır , uyuyamam .
Her gün çamaşır yıkanır evimde .
Bir kez giydiğimi yıkamazsam kendimi iyi hissetmiyorum .
Misafiriminkileri de aynı şekilde .
Hastalık gibi görünüyor yaptıklarım . ( ben de şu an fark ettim)
Ama bence değil .
Vazgeçmem gereken takıntılarımın varlığının elbet farkındayım .
Değiştirmeye çalıştım.
Takıntılarımdan vazgeçememek de ''vazgeçemediklerim'' listesinde üst sıralarda maalesef.
Üniversiteyi Rize'de okudum.
Muhteşem bir yerdi .
Yine tercih yapsam yine Rize'yi yazarım.
İnsanları...
Nasıl diyeyim?
Sanki başka bir gezegenden gibi.
Lazca öğrendim mesela.
Çok zor konuşması :)
En güzel aşklarımı da arkadaşlıklarımı da orada yaşadım.
Böyleydi de.
Ama en güzel aşkı , Rize'den döndükten sonra ağrılı bir biçimde İstanbul'da yaşadım.
Islak mendil , cif , bulaşık deterjanı , aseton gibi bazı şeyleri hep aynı marka alırım.
Bulamazsam da almam , evi bok götürür bazen .
Kitap okumaya biraz ara verdim sanırım.
Başucumda duran kitabı görünce dank etti.
Mevsim geçişlerinden nefret ederim.
Bir mevsime geçerken,geride kalan mevsimden kopmam zaman alıyor.
Yaza girdiğimizde kızlar babetle gezerken ben hala iki kat çorapla converse giyerim .
Üşütüyorum,gerçekten!
Yeniliklere açık bir imaj bıraksam da esasen öyle değil.
''Sürekli'' yaptığım şeyleri aldatamam.
Kuaförüm de bunlara dahil.
Yalçın ya . Şeker insan :)
Saçımı kendim boyar , kaşlarımı kendim alırım.
E kuaför ?
Nadir giderim.
Asıl amacım goygoy yapmak olur.
Hayatımdan çıkarabildiğim tek şey tuz!
Evet evet tuz .
Cemre sağolsun.
O da candır.
Asıl meseleyi anlatmamak için saçmalıyorum değil mi?
Gereksiz şeyler anlatıyorum?
Öyle öyle .
Canım çok yandı be dün !
Kanım çekildi,vücudum dondu,uyuştu her yerim.
Çok acıdı !
Hala vazgeçmiş değilim.
Hala bir şeyleri hayatımdan çıkaramıyorum.
Hayatımdan çıkarabildiğim tek şey tuz demiş miydim ?
ESRA AKAR
26 Nisan 2016 Salı
BİR DÜŞÜN
Yanlış yapıyorsun prenses kalbim .
Öyle değil işte o .
Seni sevmesini istiyorsan sıçacaksın ağzına.
Hem de ne sıçmak !
Bir düşün .
Hep öyle olmadı mı ?
ESRA AKAR
KALE
Kaleyi boş bırakırsan golü yersin tabi !
Git az ötede ağla .
Oraya değil.
Orada sevişenler var.
ESRA AKAR
Git az ötede ağla .
Oraya değil.
Orada sevişenler var.
ESRA AKAR
25 Nisan 2016 Pazartesi
DEPLASMAN
Bir gün hayatına gireceğim .
Sonra salına salına yanından geçip gideceğim .
Sen beni izlerken ...
Hayatına ne ara girip ne ara kayboldum anlamayacaksın .
Sen beni kendi hayatımda mahvettin !
Ben de seni deplasmanda yeneceğim !
O gün ödeşeceğiz.
Bil !
ESRA AKAR
Sonra salına salına yanından geçip gideceğim .
Sen beni izlerken ...
Hayatına ne ara girip ne ara kayboldum anlamayacaksın .
Sen beni kendi hayatımda mahvettin !
Ben de seni deplasmanda yeneceğim !
O gün ödeşeceğiz.
Bil !
ESRA AKAR
Bugün
Bugün sen bana küfür , özür , teşekkür olursun .
Sen artık bana olsan olsan ''ilham'' olursun .
ESRA AKAR
Sen artık bana olsan olsan ''ilham'' olursun .
ESRA AKAR
ANNE GİBİ
Şöyle baksana bir bana.
Gerçekten beni mutlu etmek bu kadar zor mu ?
Gayriihtiyari bir tebessümünün bile beni nasıl uysallaştırdığına bir bak.
Kendimden önce seni düşündüğümü nasıl görmezsin?
Bir anneyi düşün.
Evladını nasıl kendi gözünden bile sakındığını hatırla.
Bütün gün yaşadığı tüm o yorgunluğu,evladını kucağına aldığında nasıl da unutur ?
Kendinden önce onu doyurur.
Önce onu yıkar.
Önce onun hastalığını iyileştirir.
Hep önceliği evladıdır.
Evet benim bir evladım yok;ama...
Tıpkı bir anne gibi önceliğim hep sen oldun.
Sen doyduğunda ben de doydum.
Hep senin için dua ettim.
Hasta olduğun günlerde aklım hep sendeydi.
Seni izlerken kaç gece uyuyamadım,sayısını bilmiyorum.
Senin '' koca bir adam '' olduğunu unutup nasihat verdim.
Hayatı , insanları , kötülükleri anlatmaya çalıştım bilmiyormuşsun gibi.
Amacım senin hep mutlu olmandı.
Ben olmasam bile ...
Bir kadının , ne yaparsa yapsın her seferinde tereddütsüz affedeceği tek kişi evladıdır.
Anne kıyamaz evladına.
'' Büyüyor '' der evladı hata yaptıkça.
Usanmadan alır karşısına,saatlerce konuşur.
Evet ben bir anne değilim; lakin seni tereddüt etmeden , ne yaparsan yap hep affettim .
Beni un ufak etmene rağmen hem de !
Seni sana rağmen , bir annenin evladını sevdiği gibi sevdim.
Gözümden sakındım.
Sevmeye doyamadım.
Hatta sevmeye kıyamadım.
Sen ?
Sen ne yaptın ?
Annesini , onun anlattıklarını anlamayan her evladın yaptığını yaptın.
Bana en büyük haksızlığı , beni anlamaya çalışmayarak yaptın.
Senin için yapılan fedakarlıkları tıpkı bir evlat gibi umursamadın.
Sana bir şeyler anlatıldığında , vurup kapıyı çıkıp gittin .
Sen yokken seni düşünmekten uykularımdan vazgeçtim ben.
Yanımda olmadığın anlarda, karnın açtır belki diye , kendimi de aç bıraktım.
Ben bugünlerde bir anneyi anlayabiliyorum.
Nasıl karşılıksız olduğunu sevginin...
Mütemadiyen üzülüyorum senin için.
Hem bir evlat gibi sevildiğini göremediğin , hem de anne olma ihtimalinin olmayışından dolayı beni hiçbir zaman anlayamayacağın için !
ESRA AKAR
Gerçekten beni mutlu etmek bu kadar zor mu ?
Gayriihtiyari bir tebessümünün bile beni nasıl uysallaştırdığına bir bak.
Kendimden önce seni düşündüğümü nasıl görmezsin?
Bir anneyi düşün.
Evladını nasıl kendi gözünden bile sakındığını hatırla.
Bütün gün yaşadığı tüm o yorgunluğu,evladını kucağına aldığında nasıl da unutur ?
Kendinden önce onu doyurur.
Önce onu yıkar.
Önce onun hastalığını iyileştirir.
Hep önceliği evladıdır.
Evet benim bir evladım yok;ama...
Tıpkı bir anne gibi önceliğim hep sen oldun.
Sen doyduğunda ben de doydum.
Hep senin için dua ettim.
Hasta olduğun günlerde aklım hep sendeydi.
Seni izlerken kaç gece uyuyamadım,sayısını bilmiyorum.
Senin '' koca bir adam '' olduğunu unutup nasihat verdim.
Hayatı , insanları , kötülükleri anlatmaya çalıştım bilmiyormuşsun gibi.
Amacım senin hep mutlu olmandı.
Ben olmasam bile ...
Bir kadının , ne yaparsa yapsın her seferinde tereddütsüz affedeceği tek kişi evladıdır.
Anne kıyamaz evladına.
'' Büyüyor '' der evladı hata yaptıkça.
Usanmadan alır karşısına,saatlerce konuşur.
Evet ben bir anne değilim; lakin seni tereddüt etmeden , ne yaparsan yap hep affettim .
Beni un ufak etmene rağmen hem de !
Seni sana rağmen , bir annenin evladını sevdiği gibi sevdim.
Gözümden sakındım.
Sevmeye doyamadım.
Hatta sevmeye kıyamadım.
Sen ?
Sen ne yaptın ?
Annesini , onun anlattıklarını anlamayan her evladın yaptığını yaptın.
Bana en büyük haksızlığı , beni anlamaya çalışmayarak yaptın.
Senin için yapılan fedakarlıkları tıpkı bir evlat gibi umursamadın.
Sana bir şeyler anlatıldığında , vurup kapıyı çıkıp gittin .
Sen yokken seni düşünmekten uykularımdan vazgeçtim ben.
Yanımda olmadığın anlarda, karnın açtır belki diye , kendimi de aç bıraktım.
Ben bugünlerde bir anneyi anlayabiliyorum.
Nasıl karşılıksız olduğunu sevginin...
Mütemadiyen üzülüyorum senin için.
Hem bir evlat gibi sevildiğini göremediğin , hem de anne olma ihtimalinin olmayışından dolayı beni hiçbir zaman anlayamayacağın için !
ESRA AKAR
SEVERDİ
İdrak yollarında '' kronik enfeksiyon '' vardı.
Anlardı beni yoksa ...
Severdi zaar .
ESRA AKAR
Anlardı beni yoksa ...
Severdi zaar .
ESRA AKAR
22 Nisan 2016 Cuma
Gitti
''Presbiyopi var bende''dedim.
Ondan uzaklaştı.
Yakını göremiyorum ki ben!
Yoksa gitmezdi.
Beni düşündüğü için hepsi.
Çünkü o da bana aşık !
ESRA AKAR
Ondan uzaklaştı.
Yakını göremiyorum ki ben!
Yoksa gitmezdi.
Beni düşündüğü için hepsi.
Çünkü o da bana aşık !
ESRA AKAR
18 Nisan 2016 Pazartesi
ÇEYİZ
Çocuklarınıza telefonlar,bilgisayarlar,tabletler yerine ANNE_BABA verin.
Çocukluk döneminde biriktirilenler,inanın bana bütün bir hayatı etkiliyor.
Kişi,çocukluğunda neyi,nasıl yaşarsa öyle gidiyor.
Hayatın işte bu en önemli zamanında çocuğa ''acı'' verirseniz,büyüdüğünde her şeyin acıdan ibaret olduğunu sanıyor o çocuk ve acı veren şeylere yöneliyor hep!
Mutluluk bulduğunda afallayıp kaçan biri olarak söylüyorum bunu.
Acıyla beslenmiş biri olarak söylüyorum aynı zamanda.
Anne ve babasını eğlenceli,birbirlerini öperken çekinmeyen insanlar olarak tanıyan çocuk,ilerde eşini çok mutlu ediyor.
Çünkü sevginin ne olduğunu ta çocukluğundan deneyimleyip,biliyor.
Sürekli kavga eden bir aileye sahip olan çocuk,bunu büyüdüğünde de çok kötü bir şekilde devam ettiriyor.
Sanki bayrağı ailesinden alıp,diğer nesillere taşıması gereken bir görevmiş gibi görüyor bu durumu.
Anlaşılmanın,ifade şeklinin kavgadan geçtiğini zannederek yaşıyor.
Büyüdüğünde ise ''sakince konuşmak'' nedir bilmediğinden,sakin insanlarla anlaşamıyor.
Hep kendi gibi birilerini istiyor yanına.
Hal böyle olunca yanlış ilişkiler kurup , hep acı çekiyor.
Zaman gelince , karşısına çok iyi bir insan çıkınca , asıl huzuru tadınca ailesine lanet ediyor.
Bildiklerinin yanlış olduğunu anlayınca , düşüncelerini değiştirmeye çalışması tam bir travma oluyor.
Kötü geçen bir çocukluk dönemi kayıp bir hayat demek oluyor.
Başlamadan biten bir hayat.
Çocuklarınızın tek çeyizi sevgiden , aşktan , huzurdan , merhametten , anlayış ve fedakarlıktan ibaret olsun.
Bir de sadakat !
Onlara ilerde kullanabilmeleri için bunları biriktirin lütfen.
Eğer bir kızım olacaksa varsın yemek takımı olmasın.
Ben ona misafir ağırlamanın süslü takımlardan geçmediğini öğreteceğim.
Ben ona hep , işine en çok yarayacak , onu hayatı boyunca huzurlu kılacak bilgiler vereceğim.
Ben ona , sevginin , aşkın , sadakatin , vefanın olduğu bir çeyiz biriktireceğim.
ESRA AKAR
Çocukluk döneminde biriktirilenler,inanın bana bütün bir hayatı etkiliyor.
Kişi,çocukluğunda neyi,nasıl yaşarsa öyle gidiyor.
Hayatın işte bu en önemli zamanında çocuğa ''acı'' verirseniz,büyüdüğünde her şeyin acıdan ibaret olduğunu sanıyor o çocuk ve acı veren şeylere yöneliyor hep!
Mutluluk bulduğunda afallayıp kaçan biri olarak söylüyorum bunu.
Acıyla beslenmiş biri olarak söylüyorum aynı zamanda.
Anne ve babasını eğlenceli,birbirlerini öperken çekinmeyen insanlar olarak tanıyan çocuk,ilerde eşini çok mutlu ediyor.
Çünkü sevginin ne olduğunu ta çocukluğundan deneyimleyip,biliyor.
Sürekli kavga eden bir aileye sahip olan çocuk,bunu büyüdüğünde de çok kötü bir şekilde devam ettiriyor.
Sanki bayrağı ailesinden alıp,diğer nesillere taşıması gereken bir görevmiş gibi görüyor bu durumu.
Anlaşılmanın,ifade şeklinin kavgadan geçtiğini zannederek yaşıyor.
Büyüdüğünde ise ''sakince konuşmak'' nedir bilmediğinden,sakin insanlarla anlaşamıyor.
Hep kendi gibi birilerini istiyor yanına.
Hal böyle olunca yanlış ilişkiler kurup , hep acı çekiyor.
Zaman gelince , karşısına çok iyi bir insan çıkınca , asıl huzuru tadınca ailesine lanet ediyor.
Bildiklerinin yanlış olduğunu anlayınca , düşüncelerini değiştirmeye çalışması tam bir travma oluyor.
Kötü geçen bir çocukluk dönemi kayıp bir hayat demek oluyor.
Başlamadan biten bir hayat.
Çocuklarınızın tek çeyizi sevgiden , aşktan , huzurdan , merhametten , anlayış ve fedakarlıktan ibaret olsun.
Bir de sadakat !
Onlara ilerde kullanabilmeleri için bunları biriktirin lütfen.
Eğer bir kızım olacaksa varsın yemek takımı olmasın.
Ben ona misafir ağırlamanın süslü takımlardan geçmediğini öğreteceğim.
Ben ona hep , işine en çok yarayacak , onu hayatı boyunca huzurlu kılacak bilgiler vereceğim.
Ben ona , sevginin , aşkın , sadakatin , vefanın olduğu bir çeyiz biriktireceğim.
ESRA AKAR
16 Nisan 2016 Cumartesi
KARŞIMDAKİ BİR ÖLÜYDÜ.
Vazgeçişimden seneler sonraydı.
Tekrar çıktı karşıma.
''Çok pişmanım.'' dedi.
Onu tekrar affedip affedemeyeceğimi sordu.
Evrenin tüm seslerini durduracak bir sessizlikti.
İnsan sessizlikten sağır olabilir mi?
Olabileceğini hissettim.
Hiçbir şey söylemedim.
Karşımda duran , uzun zaman önce öldürdüğüm biriydi.
Ne dersem diyeyim...
Karşımda duran bir ölüydü.
Ve bir cesetle konuşmak anlamsızdı.
ESRA AKAR
Tekrar çıktı karşıma.
''Çok pişmanım.'' dedi.
Onu tekrar affedip affedemeyeceğimi sordu.
Evrenin tüm seslerini durduracak bir sessizlikti.
İnsan sessizlikten sağır olabilir mi?
Olabileceğini hissettim.
Hiçbir şey söylemedim.
Karşımda duran , uzun zaman önce öldürdüğüm biriydi.
Ne dersem diyeyim...
Karşımda duran bir ölüydü.
Ve bir cesetle konuşmak anlamsızdı.
ESRA AKAR
ÖZÜR DİLERİM!
Karşındaki seni anlayacak olsa zaten sana soru sormaz.
Soru sormadan , düşünüp bulur cevapları.
Seni anlamak yerine soru soruyorsa , açıklama yapmak için boşuna yorma kendini.
Sen ne dersen de istediğini düşünecektir zira !
Herkes aynı şeyi söylüyor.
Hepiniz benim iyiliğimi düşünüyorsunuz öyle değil mi ???
Beni çok sevdiğinizden tüm çabanız.
Hep aynı cümle ; ''seni seviyorum.''
''Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz'' diyorum.
Peşine hemen yapıştırıyorum çünkü gelecek açıklama da hepinizde aynı.
''Beni ... '' diyorum tam ...
Zaten gecikmeden geliyor cevap;''beni diğerleriyle aynı kefeye koyma!''diyorsunuz benden önce davranıp.
'' Al işte ! ''diyorum. ''Bir de bunu söylüyorsunuz.''
Hani nerede farkınız?
Cümlelerinizin sırası bile aynı !
Biliyorum.
Ben aynıyım arkadaş !
Beni diğerleriyle aynı kefeye koyabilirsiniz.
Farklı olduğumu iddia edersem bunu kanıtlamam gerekir.
Farklı değilim.
Siz neyseniz ben de oyum.
Kanatlarınız olsa uçup gideceksiniz bu gezegenden.
Tek eksiğiniz o kanatlar.
Yoksa hepiniz meleksiniz.
*Özür dilerim hayata geldiğim için.
*Tüm yaptıklarınız için BEN özür dilerim.
''Bazen insanları sarsmanız gerekir bir şeyleri değiştirebilmek için.'' derim hep herkese.
Sanırım bu yanlış anlaşılmış.
Siz beni sarsmıyorsunuz,parçalıyorsunuz.
*Beni parçaladığınız için özür dilerim.
Hiç sevmediğim kadar sevdiğim,sevildiğimi iliklerime kadar hissettiğim zamanda aldatılmış bir kadınım ben !
Aldatıldığım halde hala sevmekten vazgeçmemiş,hatayı kendinde arayan bir kadın.
''Bunu unutabilirim.Bu düzeni bozabilirim. Aldatıldım evet;ama her şeye yaniden başlayabilirim.'' diyebilecek cesarete sahip ve affeden bir kadın.
Tanrı bile hepimizi her şeye rağmen affederken,ben nasıl affetmem hatasını anlayanı?
Ne haddime!
Bu sözünü tutmuş,her şeyi unutmuş ve yine aldatılmış bir kadınım ben.
Yine yıkılmış,yine kırılmış;ama Allah kahretsin ki sevmekten yine vazgeçmemiş bir kadın.
*Beni defalarca kez aldattığın,kırdığın hatta parçaladığın için BEN özür dilerim.
Öyle bir acım var ki inan ikimize de yeter.
Senin bana sorup da cevap aldığın halde tatmin olmadığın o sorular var ya...
Götüne girsin!
Benim içimde , cevap alamadığım öyle sorular var ki ...
Duysan beynin yanar!
Duysan gebermek istersin!
Duysan insan içine çıkamazsın!
*Aramızda kuşaklar olan,hasta ve yaşlı bir kadınla besleme gibi büyüdüğüm için de özür dilerim.
*Yapılan tüm iyilikleri başıma kaktığınız ve büyüdüğümde bunları ödemem gerektiğini her an söylediğiniz için BEN özür dilerim.
*Başkasıyla evlendiği,rahat edemeyip beni anneanneme gönderen bir annem olduğu için,annemden de özür dilerim.Yük oldum demek ki.
*Sevdiklerimin canını yakanlara hadlerini bildirdiğim için,sonra onlar can ciğer kuzu sarması olduklarında beni suçladıkları için yine BEN özür dilerim.
*Hayatım boyunca yanımda olanlara dönüp ''kimdi onlar?'' diye baktığımda ailem yerine başka başka adamları gördüğüm için de özür dilerim.
*Hayata bir sıfır yenik başlayıp,eksik,yarım yamalak ve yalnız büyüdüğüm için beni ''kötü kız'' olarak addettiğiniz için yine BEN özür dilerim.
*Beni tüm bu sebeplerden dolayı,hiçbir şeye layık görmediğiniz için de özür dilerim.
*Yine de yılmadan ayakta durduğum için,
*Ne olursa olsun doğrumdan şaşmadığım için.
*Kendime laf söyletmediğim için özür dilerim.
Şimdi bugün , bu yaşımda , hayatımın tam da bu iğrenç döneminde kendime güvenimi yitirmemde emeği olan herkesin ALLAH BELASINI VERSİN!
*Tüm bunlardan sebep köşeme çekildiğim,
*Bugün anca bu kadarını başarabildiğim için beni suçlayan,yaftalayan beyinlerinizi sikeyim!
''Seni seviyorum''larınızı alın götünüze sokun.
Lütfen beni böyle sevmeyin.
Hepinizle sevgi anlayışlarımız çok farklı.
Böyle sevecekseniz sevmeyin hatta mümkünse beni hiç sevmeyin !!!
Ayağa kalkarım hep kalktığım gibi.
Yaralarımı sararım hep sardığım gibi.
Hayata geldiğim için hepinizden özür dilerim.
Zira benmişim tüm kaygılarınızın kaynağı.
ESRA AKAR
Soru sormadan , düşünüp bulur cevapları.
Seni anlamak yerine soru soruyorsa , açıklama yapmak için boşuna yorma kendini.
Sen ne dersen de istediğini düşünecektir zira !
Herkes aynı şeyi söylüyor.
Hepiniz benim iyiliğimi düşünüyorsunuz öyle değil mi ???
Beni çok sevdiğinizden tüm çabanız.
Hep aynı cümle ; ''seni seviyorum.''
''Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz'' diyorum.
Peşine hemen yapıştırıyorum çünkü gelecek açıklama da hepinizde aynı.
''Beni ... '' diyorum tam ...
Zaten gecikmeden geliyor cevap;''beni diğerleriyle aynı kefeye koyma!''diyorsunuz benden önce davranıp.
'' Al işte ! ''diyorum. ''Bir de bunu söylüyorsunuz.''
Hani nerede farkınız?
Cümlelerinizin sırası bile aynı !
Biliyorum.
Ben aynıyım arkadaş !
Beni diğerleriyle aynı kefeye koyabilirsiniz.
Farklı olduğumu iddia edersem bunu kanıtlamam gerekir.
Farklı değilim.
Siz neyseniz ben de oyum.
Kanatlarınız olsa uçup gideceksiniz bu gezegenden.
Tek eksiğiniz o kanatlar.
Yoksa hepiniz meleksiniz.
*Özür dilerim hayata geldiğim için.
*Tüm yaptıklarınız için BEN özür dilerim.
''Bazen insanları sarsmanız gerekir bir şeyleri değiştirebilmek için.'' derim hep herkese.
Sanırım bu yanlış anlaşılmış.
Siz beni sarsmıyorsunuz,parçalıyorsunuz.
*Beni parçaladığınız için özür dilerim.
Hiç sevmediğim kadar sevdiğim,sevildiğimi iliklerime kadar hissettiğim zamanda aldatılmış bir kadınım ben !
Aldatıldığım halde hala sevmekten vazgeçmemiş,hatayı kendinde arayan bir kadın.
''Bunu unutabilirim.Bu düzeni bozabilirim. Aldatıldım evet;ama her şeye yaniden başlayabilirim.'' diyebilecek cesarete sahip ve affeden bir kadın.
Tanrı bile hepimizi her şeye rağmen affederken,ben nasıl affetmem hatasını anlayanı?
Ne haddime!
Bu sözünü tutmuş,her şeyi unutmuş ve yine aldatılmış bir kadınım ben.
Yine yıkılmış,yine kırılmış;ama Allah kahretsin ki sevmekten yine vazgeçmemiş bir kadın.
*Beni defalarca kez aldattığın,kırdığın hatta parçaladığın için BEN özür dilerim.
Öyle bir acım var ki inan ikimize de yeter.
Senin bana sorup da cevap aldığın halde tatmin olmadığın o sorular var ya...
Götüne girsin!
Benim içimde , cevap alamadığım öyle sorular var ki ...
Duysan beynin yanar!
Duysan gebermek istersin!
Duysan insan içine çıkamazsın!
*Aramızda kuşaklar olan,hasta ve yaşlı bir kadınla besleme gibi büyüdüğüm için de özür dilerim.
*Yapılan tüm iyilikleri başıma kaktığınız ve büyüdüğümde bunları ödemem gerektiğini her an söylediğiniz için BEN özür dilerim.
*Başkasıyla evlendiği,rahat edemeyip beni anneanneme gönderen bir annem olduğu için,annemden de özür dilerim.Yük oldum demek ki.
*Sevdiklerimin canını yakanlara hadlerini bildirdiğim için,sonra onlar can ciğer kuzu sarması olduklarında beni suçladıkları için yine BEN özür dilerim.
*Hayatım boyunca yanımda olanlara dönüp ''kimdi onlar?'' diye baktığımda ailem yerine başka başka adamları gördüğüm için de özür dilerim.
*Hayata bir sıfır yenik başlayıp,eksik,yarım yamalak ve yalnız büyüdüğüm için beni ''kötü kız'' olarak addettiğiniz için yine BEN özür dilerim.
*Beni tüm bu sebeplerden dolayı,hiçbir şeye layık görmediğiniz için de özür dilerim.
*Yine de yılmadan ayakta durduğum için,
*Ne olursa olsun doğrumdan şaşmadığım için.
*Kendime laf söyletmediğim için özür dilerim.
Şimdi bugün , bu yaşımda , hayatımın tam da bu iğrenç döneminde kendime güvenimi yitirmemde emeği olan herkesin ALLAH BELASINI VERSİN!
*Tüm bunlardan sebep köşeme çekildiğim,
*Bugün anca bu kadarını başarabildiğim için beni suçlayan,yaftalayan beyinlerinizi sikeyim!
''Seni seviyorum''larınızı alın götünüze sokun.
Lütfen beni böyle sevmeyin.
Hepinizle sevgi anlayışlarımız çok farklı.
Böyle sevecekseniz sevmeyin hatta mümkünse beni hiç sevmeyin !!!
Ayağa kalkarım hep kalktığım gibi.
Yaralarımı sararım hep sardığım gibi.
Hayata geldiğim için hepinizden özür dilerim.
Zira benmişim tüm kaygılarınızın kaynağı.
ESRA AKAR
14 Nisan 2016 Perşembe
İNANMAK !!!
Yanınızda size inanan insanlar olduğunda bir şeyleri başarmak çok kolay oluyor;ama etrafınız sadece kuru kalabalıksa ve size inanan da yoksa,bilmem kaç sıfır yenik başlıyorsunuz başarmaya.
Öyle bir güvensizlik baş gösteriyor hayatınızda.
Ağzınıza aldığınız lokmayı çiğneyen dişlerinize bile güveniniz olmuyor.
''Yok canım ben yutmamışımdır bu lokmayı,başkası yutmuştur'' diyecek duruma geliyorsunuz.
Size güvenen,başaracağınıza inanan sadece kendinizseniz,çok zor oluyor başarmak.
Sizin insanlara inanmanız,güvenmeniz,aynı şekilde dönmüyor size.
İçinden bir türlü çıkamadığım bir durum bu.
Anlam veremediğim,adil bulmadığım bir ters orantı.
Kazık attıkça mutlu olunuyor bu gezegende.
Yardım ettikçe yalnız kalınan bir plan burası.
Kimin,ne zaman,ne yapacağı asla önceden kestirilemiyor.
Eğer size hak ettiğinizi veren bir çevreniz varsa çok şanslısınız demektir.
''İyisiyle ve kötüsüyle hak ettiğiniz'' bahsettiğim şey.
Bilerek ya da farkında olmadan yaptığınız kötülüklere de karşılık verilmeli.
Aksi taktirde adaletten bahsedemezsiniz.
Sıfır güzellikle,iyilikle,tertemiz yaratılmış;ama sonradan düzene uyup birbirimizi kirletmiş ruhlarız hepimiz.
Bugün şikayet ettiğimiz ne varsa,hepsi insanoğlunun eseri.
TANRI bile tiksiniyordur bizden belki de.
''Bu benim yarattığım insan değil ki .'' diyordur.
Kötü olan ne varsa yapıp,ruhları kirletip,çıkmaz sokağa girince Allah'tan yardım istiyoruz.
Ne ironi ama !
İyi olanı kötüye dönüştürürken zerre zorlanmayan,yorulmayan insan,kötüyü aklamaya gelince kılını kıpırdatmıyor.
Acınası haldeyiz.
Yine de kimse kimseye acımıyor.
Düşene bir de sen vurmazsan dışlanacakmışcasına yaşıyoruz.
Tanrı böyle yaratmaz ki !
Böylesine bir pislik Tanrı'dan çıkmaz !
Birbirimizi de , yaşam alanlarımızı da pisleten bizler değil miyiz?
Başlayacak mıyız temizlenmeye?
Peki nereden başlayacağız?
Önce kendimizden mesela ...
Ne dersiniz ?
Sizce de iyi bir başlangıç olmaz mı?
ESRA AKAR
Öyle bir güvensizlik baş gösteriyor hayatınızda.
Ağzınıza aldığınız lokmayı çiğneyen dişlerinize bile güveniniz olmuyor.
''Yok canım ben yutmamışımdır bu lokmayı,başkası yutmuştur'' diyecek duruma geliyorsunuz.
Size güvenen,başaracağınıza inanan sadece kendinizseniz,çok zor oluyor başarmak.
Sizin insanlara inanmanız,güvenmeniz,aynı şekilde dönmüyor size.
İçinden bir türlü çıkamadığım bir durum bu.
Anlam veremediğim,adil bulmadığım bir ters orantı.
Kazık attıkça mutlu olunuyor bu gezegende.
Yardım ettikçe yalnız kalınan bir plan burası.
Kimin,ne zaman,ne yapacağı asla önceden kestirilemiyor.
Eğer size hak ettiğinizi veren bir çevreniz varsa çok şanslısınız demektir.
''İyisiyle ve kötüsüyle hak ettiğiniz'' bahsettiğim şey.
Bilerek ya da farkında olmadan yaptığınız kötülüklere de karşılık verilmeli.
Aksi taktirde adaletten bahsedemezsiniz.
Sıfır güzellikle,iyilikle,tertemiz yaratılmış;ama sonradan düzene uyup birbirimizi kirletmiş ruhlarız hepimiz.
Bugün şikayet ettiğimiz ne varsa,hepsi insanoğlunun eseri.
TANRI bile tiksiniyordur bizden belki de.
''Bu benim yarattığım insan değil ki .'' diyordur.
Kötü olan ne varsa yapıp,ruhları kirletip,çıkmaz sokağa girince Allah'tan yardım istiyoruz.
Ne ironi ama !
İyi olanı kötüye dönüştürürken zerre zorlanmayan,yorulmayan insan,kötüyü aklamaya gelince kılını kıpırdatmıyor.
Acınası haldeyiz.
Yine de kimse kimseye acımıyor.
Düşene bir de sen vurmazsan dışlanacakmışcasına yaşıyoruz.
Tanrı böyle yaratmaz ki !
Böylesine bir pislik Tanrı'dan çıkmaz !
Birbirimizi de , yaşam alanlarımızı da pisleten bizler değil miyiz?
Başlayacak mıyız temizlenmeye?
Peki nereden başlayacağız?
Önce kendimizden mesela ...
Ne dersiniz ?
Sizce de iyi bir başlangıç olmaz mı?
ESRA AKAR
13 Nisan 2016 Çarşamba
BIRAK
BIRAK!
Kaldığı yerden devam etsin kanamaya yüreğim.
Acımasız,duraksız,öyle asi...
DOKUNMA!
Dokunma gözyaşlarıma her ne kadar senin için aksalar da.
Dokundukça benliğime,duygularıma,daha da acımasız kılma yaşamı.
Bıraktığın gibi git yine!
Sessiz,sakin,sorgusuz...
YAPMA!
Ne olur arkana bakma giderken.
Her bakışınla bir kez daha burkulmasın içim.
Bakma ki yüzüme,ağlamaktan çürümesin gözlerim.
GÖRME!
En azından şimdilik!
Sana ağladığımı,parçalandığımı,seni ölecek kadar sevdiğimi görme.
SÖYLEME!
Adımı her anışında bir kez daha mahkum etme beni ölüme,sonsuz kapılara.
Derin,sessiz,öyle boş...
DUYMA!
Yüreğimin sana ağladığını,boğulurcasına hıçkırıklarımı,duyma.
Duyma ki sönsün içindeki umut ışığı.
SEVME!
Sevme kimseyi bir daha böyle derinden.
Sevme ki yanmasın sonunda benim gibi için.
Yüreğin kanamasın bu kadar birine.
UNUTMA!
Yalvarırım unutma beni.
Yaşadıklarımızı,hissettiklerimizi unutma ki hatıralar zincirine her gün bir yenisi eklensin.
Uzun,unutulmaz,öyle derin...
ve ne olur GİTME!
Seni ne kadar sevdiğimi görmek,benliğimi hissetmek istiyorsan gitme.
Çok uzaklarda delicesine sevişiyor olsa da birileri...
GİTME!
İçten,ölmeyen,öyle gerçekçi.
ESRA AKAR
Kaldığı yerden devam etsin kanamaya yüreğim.
Acımasız,duraksız,öyle asi...
DOKUNMA!
Dokunma gözyaşlarıma her ne kadar senin için aksalar da.
Dokundukça benliğime,duygularıma,daha da acımasız kılma yaşamı.
Bıraktığın gibi git yine!
Sessiz,sakin,sorgusuz...
YAPMA!
Ne olur arkana bakma giderken.
Her bakışınla bir kez daha burkulmasın içim.
Bakma ki yüzüme,ağlamaktan çürümesin gözlerim.
GÖRME!
En azından şimdilik!
Sana ağladığımı,parçalandığımı,seni ölecek kadar sevdiğimi görme.
SÖYLEME!
Adımı her anışında bir kez daha mahkum etme beni ölüme,sonsuz kapılara.
Derin,sessiz,öyle boş...
DUYMA!
Yüreğimin sana ağladığını,boğulurcasına hıçkırıklarımı,duyma.
Duyma ki sönsün içindeki umut ışığı.
SEVME!
Sevme kimseyi bir daha böyle derinden.
Sevme ki yanmasın sonunda benim gibi için.
Yüreğin kanamasın bu kadar birine.
UNUTMA!
Yalvarırım unutma beni.
Yaşadıklarımızı,hissettiklerimizi unutma ki hatıralar zincirine her gün bir yenisi eklensin.
Uzun,unutulmaz,öyle derin...
ve ne olur GİTME!
Seni ne kadar sevdiğimi görmek,benliğimi hissetmek istiyorsan gitme.
Çok uzaklarda delicesine sevişiyor olsa da birileri...
GİTME!
İçten,ölmeyen,öyle gerçekçi.
ESRA AKAR
11 Nisan 2016 Pazartesi
OLMAYACAKSA
''Gider misin?'' demiştin ya bana hani?
Giderim!
Sen yeter ki ''gitme'' de bir kere.
Yeter.
Ben yine giderim olmayacaksa.
ESRA AKAR
Giderim!
Sen yeter ki ''gitme'' de bir kere.
Yeter.
Ben yine giderim olmayacaksa.
ESRA AKAR
10 Nisan 2016 Pazar
HATA
Hata ''doğru hata.''
Olduğum yerde kim olsa aynı hatayı yapardı.
O yüzdendir ki hata ''doğru.''
Yanlış olan ''doğru bildiğim!''
Doğru zannederek yaptıklarım ''yanlış''mış aslında.
ESRA AKAR
Olduğum yerde kim olsa aynı hatayı yapardı.
O yüzdendir ki hata ''doğru.''
Yanlış olan ''doğru bildiğim!''
Doğru zannederek yaptıklarım ''yanlış''mış aslında.
ESRA AKAR
9 Nisan 2016 Cumartesi
İKİ EL ATEŞ
Hiçbir işi mantarlamadan yaptığın gibi bunu da çok iyi hallettin.
Ben mutluluktan uçarken ettiğin iki el ateşle,hedefi şaşırmadan kırdın kanatlarımı.
Düşmeye başladım.
Gözlerinin içine baktım düşerken.
Belki acır da tutarsın diye bekledim.
Ve sonunda arkanı dönüp gittin ve ben yere çakıldım.
Ayağımı yerden kestiğin gibi,düşmeme de sen sebep oldun.
Başladığın işi bitirdin.
İki kişilik bir hikayeydi bizimkisi.
''Geri dön'' diyecek olan sen ve asla dönmeyecek olan ben!
Akıllara zarardı yaşadığımız.
Şu an seni anlatırken bile insanları betimlemeye zorladığım için özür dilerim.
O kadar çok insan girdi hayatıma ve hepsi de o kadar güzel oynadılar ki oyunlarını,önlerinde şapka çıkarmak zorunda kaldım hep.
O kadar kırıldım ki,sana çıkartacak bir şapkam kalmadı.
Zehrimi akıtmazsam rahat edemeyeceğim.
Bu kadar zarar verirken etrafıma,bana verdiğin onca zararı görmezden gelip tutamazdım seni yanımda.
Kendime bu haksızlığı yapamazdım.
İhanet edemezdim kendime olan saygıma.
Dokunduğum her yeri yakıyorum bu ara.
Çığlıklar atıyorum.
Ağlatıyorum kimilerini...
Ve sen ...
ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERLERE KALDIR BENİ ANNE !
ESRA AKAR
Ben mutluluktan uçarken ettiğin iki el ateşle,hedefi şaşırmadan kırdın kanatlarımı.
Düşmeye başladım.
Gözlerinin içine baktım düşerken.
Belki acır da tutarsın diye bekledim.
Ve sonunda arkanı dönüp gittin ve ben yere çakıldım.
Ayağımı yerden kestiğin gibi,düşmeme de sen sebep oldun.
Başladığın işi bitirdin.
İki kişilik bir hikayeydi bizimkisi.
''Geri dön'' diyecek olan sen ve asla dönmeyecek olan ben!
Akıllara zarardı yaşadığımız.
Şu an seni anlatırken bile insanları betimlemeye zorladığım için özür dilerim.
O kadar çok insan girdi hayatıma ve hepsi de o kadar güzel oynadılar ki oyunlarını,önlerinde şapka çıkarmak zorunda kaldım hep.
O kadar kırıldım ki,sana çıkartacak bir şapkam kalmadı.
Zehrimi akıtmazsam rahat edemeyeceğim.
Bu kadar zarar verirken etrafıma,bana verdiğin onca zararı görmezden gelip tutamazdım seni yanımda.
Kendime bu haksızlığı yapamazdım.
İhanet edemezdim kendime olan saygıma.
Dokunduğum her yeri yakıyorum bu ara.
Çığlıklar atıyorum.
Ağlatıyorum kimilerini...
Ve sen ...
ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERLERE KALDIR BENİ ANNE !
ESRA AKAR
8 Nisan 2016 Cuma
DÜNYA KÜÇÜK
Aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın bu kadar yalnız kalmazdım.
Senin için yaptıklarım adına bu denli hesapsızca yaşaman ne garip değil mi?
Hatta mükemmel bile sayılabilir gidişin için!
Dünya sandığın kadar büyük değil sevgili.
Bunu,hiç aklında olmadığı bir gün,karşılaştığımızda anlayacaksın.
O gün gelene dek konuşmayacağım yarım kalışlarımı.
Bu fırsatı er ya da geç vereceksin elime.
İşte o gün,sen karşımda dururken...
Zamanında bana yaşattıklarından ötürü hissettiklerimi bir bir kusacağım!
Bitirdiğim her cümle tokat gibi inecek yüzüne.
O kadar kusacağım ki o gün ...
Tokatlarımdan kızarmış yüzünle özür dileyeceksin zamanında yaptıkların için!
O günün bekleyişiyle yaşıyorum artık.
Senin için,seni kazanabilmek için her yolu denedim ben.
Önümde yirmi yol varsa,hepsine girdim ve hepsinin sonunda o yolların ''çıkmaz'' olduğunu fark ettim.
Hepsini yılmadan,yorulmadan,birer birer denedim.
Olmadı!
Kısır döngü içine soktun beni.
Yapabileceğim ilk hamle,o girdiğim yollardan birine tekrar girmenin önüne geçemez.
Yapacak yeni bir şey kalmadı çünkü.
Senin için atacak yeni bir adımım kalmadı.
Hak etmedim bana yaptıklarını ve sen ...
Hak etmedin sana olan sevgimi.
Ben sadece o karşılaşacağımız gün için yaşıyorum.
Kurduğum her cümle tokat gibi inecek yüzüne.
Tokatlarımdan kızarmış yüzünle özür dileyeceksin benden.
Son tokadımı da atıp bitireceğim her şeyi.
ASLA AFFEDİLMEYECEKSİN!
Sen...
Seneler sonra yuvarlanarak geleceksin ayaklarımın dibine ve kendi ecelinle sunacaksın kendini bana !
ESRA AKAR
Senin için yaptıklarım adına bu denli hesapsızca yaşaman ne garip değil mi?
Hatta mükemmel bile sayılabilir gidişin için!
Dünya sandığın kadar büyük değil sevgili.
Bunu,hiç aklında olmadığı bir gün,karşılaştığımızda anlayacaksın.
O gün gelene dek konuşmayacağım yarım kalışlarımı.
Bu fırsatı er ya da geç vereceksin elime.
İşte o gün,sen karşımda dururken...
Zamanında bana yaşattıklarından ötürü hissettiklerimi bir bir kusacağım!
Bitirdiğim her cümle tokat gibi inecek yüzüne.
O kadar kusacağım ki o gün ...
Tokatlarımdan kızarmış yüzünle özür dileyeceksin zamanında yaptıkların için!
O günün bekleyişiyle yaşıyorum artık.
Senin için,seni kazanabilmek için her yolu denedim ben.
Önümde yirmi yol varsa,hepsine girdim ve hepsinin sonunda o yolların ''çıkmaz'' olduğunu fark ettim.
Hepsini yılmadan,yorulmadan,birer birer denedim.
Olmadı!
Kısır döngü içine soktun beni.
Yapabileceğim ilk hamle,o girdiğim yollardan birine tekrar girmenin önüne geçemez.
Yapacak yeni bir şey kalmadı çünkü.
Senin için atacak yeni bir adımım kalmadı.
Hak etmedim bana yaptıklarını ve sen ...
Hak etmedin sana olan sevgimi.
Ben sadece o karşılaşacağımız gün için yaşıyorum.
Kurduğum her cümle tokat gibi inecek yüzüne.
Tokatlarımdan kızarmış yüzünle özür dileyeceksin benden.
Son tokadımı da atıp bitireceğim her şeyi.
ASLA AFFEDİLMEYECEKSİN!
Sen...
Seneler sonra yuvarlanarak geleceksin ayaklarımın dibine ve kendi ecelinle sunacaksın kendini bana !
ESRA AKAR
HOŞ GELDİN
Acıktığında doyurabiliyorsan karnını...
Hoş geldin !
Üzerinde durduğun kendi ayaklarındır ve muhtaç değilsindir kimseye.
ESRA AKAR
Hoş geldin !
Üzerinde durduğun kendi ayaklarındır ve muhtaç değilsindir kimseye.
ESRA AKAR
TEDİRGİNLİK
İçimde hep bir tedirginlik.
Onu bir gün gerçekten kaybetmekten çok korkuyorum.
Biliyorum ki ne kadar korktuğumuz şey varsa,aslında sadece korkarak bile korkularımızın gerçekleşmesine neden oluyoruz.
ESRA AKAR
7 Nisan 2016 Perşembe
VAY HALİNE
Düştüğün zaman kalkmalı ve iki şeyi sorgulamalısın.
Kimin ittiği ve kimin tutmadığı.
İten de tutmayan da aynı kişi ise...
Vay haline!
ESRA AKAR
* * *
Ben ne aşklar yaşadım !
Seninki de aşk mı be sevgili ?
Ölüp ölüp dirilmiş bir kadına bayılmayı mı betimliyorsun ???
ESRA AKAR
Seninki de aşk mı be sevgili ?
Ölüp ölüp dirilmiş bir kadına bayılmayı mı betimliyorsun ???
ESRA AKAR
5 Nisan 2016 Salı
VAZGEÇSEN ŞU SEVMELERDEN
Her sabah yetiştiğin vapura artık yetişemiyorsun.
Evden çıkış saatinin aynı olmasına rağmen,ne hikmetse iskeleye vardığında kalkmış oluyor vapur.
Seni usanmadan dinleyen can dostların,sen anlatmaya başladığında kayboluyorlar ortalıktan artık.
Şarap eskisi gibi lezzetli gelmiyor mu?
Sevdiğin adam sık sık aramıyor artık.
Neden?
Ya da değişen insanlar mı sence?
Hayır!
Evde salına salına hazırlanmasan o vapura yetişebilirsin aslında her sabah.
Derdini anlatmak istemiyorsun can dostlarına işin gerçeği.
Kendinle yalnız kalmak isteyip,kısa kesiyorsun anlatacaklarını.
Şarap,aynı şarap aslında;ama sen sarhoş olmak istemediğin için küçük yudumlar alıyorsun ağzına.
Bu yüzden şarap tat vermiyor sana.
Sevdiğin adama gelince ...
İşte sorun tam da burada!
Sevdiğin için mutlu değilsin.
''Değer'' verdiğin için.
Vazgeçsen şu sevmelerden!
Şarap bozuk olsa da,vapura yetişemesen de her sabah...
Hayat daha bir yaşanılası olacak;ama...
Ah işte !
Bir vazgeçebilsen şu sevmelerden !
ESRA AKAR
AMAN HA !
İnsanın kendinden başka kimsecikler yoktur arkasında.
Hem kendi yanında hem de arkanda olmak zorundasın.
Hep kendini bir şeylerden kollamak,korumak zorundasın.
Yorulursun.
İki dakika soluklanayım dersin.
Aman ha !
Sakın !
O iki saniyelik anda yersin bıçağı arkasında durmayı bıraktığın sırtına .
ESRA AKAR
Hem kendi yanında hem de arkanda olmak zorundasın.
Hep kendini bir şeylerden kollamak,korumak zorundasın.
Yorulursun.
İki dakika soluklanayım dersin.
Aman ha !
Sakın !
O iki saniyelik anda yersin bıçağı arkasında durmayı bıraktığın sırtına .

4 Nisan 2016 Pazartesi
OLMAZ
Olmaz arkadaş!
Sevginin nefreti olmaz.
Öyle çok seversin de karşılık alamazsın ki,nefret zannedersin içindeki o'nu.
Ahh gözünü sevdiğim o korku yok mu?
O kaybetme korkusu işte tüm bunlara sebep.
''Kovulmadım ki . Ben istifa ettim.''in aşk versiyonudur 'nefret ediyorum' demek.
Diyemezsin arkadaş!
''Sevdim;ama benim olmayacak'' diyemezsin.
İstifa ettiğini zanneder,avutursun kendini.
ESRA AKAR
SAKIN!
Kimseye bahsetme sakın bittiğinden.
Senden sebep her şeyden vazgeçişimi anlatma kimseye ki nefret etmesinler senden.
''Bunca fedakarlığa bu mu yapılırdı?'' demesinler de girme yerin dibine!
Yatalak ettiğin kalbime de dokunmaya kalkma sakın bir daha benim gibisini bulamayıp.
Hiçbir yere de gidemezsin öyle kolay kolay.
Durup durup gelmek,paşa gönlün sıkılınca çekip gitmek yok öyle.
Çekerim tetiği yemin ederim acımam!
Kaldır ellerini havaya.
Hemen bırak usulca aldığın kararları yere.
Bir kez daha kıpırdatırsan sapladığın hançeri...
Acımam!
Öldürürüm yemin ederim seve seve seni.
ESRA AKAR
Senden sebep her şeyden vazgeçişimi anlatma kimseye ki nefret etmesinler senden.
''Bunca fedakarlığa bu mu yapılırdı?'' demesinler de girme yerin dibine!
Yatalak ettiğin kalbime de dokunmaya kalkma sakın bir daha benim gibisini bulamayıp.
Hiçbir yere de gidemezsin öyle kolay kolay.
Durup durup gelmek,paşa gönlün sıkılınca çekip gitmek yok öyle.
Çekerim tetiği yemin ederim acımam!
Kaldır ellerini havaya.
Hemen bırak usulca aldığın kararları yere.
Bir kez daha kıpırdatırsan sapladığın hançeri...
Acımam!
Öldürürüm yemin ederim seve seve seni.
ESRA AKAR
3 Nisan 2016 Pazar
NE VAKİT ...
Ne vakit gelsen aklıma,aklımı kaçıracak gibi oluyorum.
Korkuyorum!
Ne vakit ölmek istesem,kaçan aklım geliyor başıma da...
Bırakıyorum şakaklarıma dayadığım ''sen''li düşünceleri.
ESRA AKAR
Korkuyorum!
Ne vakit ölmek istesem,kaçan aklım geliyor başıma da...
Bırakıyorum şakaklarıma dayadığım ''sen''li düşünceleri.
ESRA AKAR
2 Nisan 2016 Cumartesi
!!!
Karşındaki söylediğin şeyi yanlış anlar.
Doğrusunu ya da anlatmak istediğin şeyi söylersen,durumu kurtarırsın.
Karşındaki seninle alakalı bir şey duyar birinden.
Olayın aslını açıklığa kavuşturursan durumu halledersin.
Bu ve bunun gibi bir çok şeyi halledebilirsin;lakin karşındakini kırar,kırıldığını anlamaz ve her kırışının akabinde ''nasıl olsa unutur'' diye düşünüp yoluna devam edersen...
İşte o durumu asla halledemezsin.
İnsan unutur evet;ama kırgınlıklarını değil.
Kırgınlık dışında kalan ne varsa onları unutur.
Kırgınlığını unutmadıkça ve sen onu kırmaya devam ettikçe,üstüne bir de karşındakine verdiğin şey hak değil de karşılık olursa ...
Olmaz.
Kırmayın.
ESRA AKAR
Doğrusunu ya da anlatmak istediğin şeyi söylersen,durumu kurtarırsın.
Karşındaki seninle alakalı bir şey duyar birinden.
Olayın aslını açıklığa kavuşturursan durumu halledersin.
Bu ve bunun gibi bir çok şeyi halledebilirsin;lakin karşındakini kırar,kırıldığını anlamaz ve her kırışının akabinde ''nasıl olsa unutur'' diye düşünüp yoluna devam edersen...
İşte o durumu asla halledemezsin.
İnsan unutur evet;ama kırgınlıklarını değil.
Kırgınlık dışında kalan ne varsa onları unutur.
Kırgınlığını unutmadıkça ve sen onu kırmaya devam ettikçe,üstüne bir de karşındakine verdiğin şey hak değil de karşılık olursa ...
Olmaz.
Kırmayın.
ESRA AKAR
GARİP HAYAT
Hayat ne garip.
Her dakika görmeye alıştığın insanı bir bakmışsın ki günlerdir,belki de aylardır görmemişsin ve bunun farkında bile değilsin.
Unutulmayacak acı yok yani.
İnsanoğlu acımasız.
İnsanoğlu nankör.
İnsanoğlu...
Unutuyor!
ESRA AKAR
Her dakika görmeye alıştığın insanı bir bakmışsın ki günlerdir,belki de aylardır görmemişsin ve bunun farkında bile değilsin.
Unutulmayacak acı yok yani.
İnsanoğlu acımasız.
İnsanoğlu nankör.
İnsanoğlu...
Unutuyor!
ESRA AKAR
OLMUYORSA...
''Olmuyorsa zorlamayacaksın'' diyen çok doğru demiş.
Değişmiyorsa insan,değişmiyorsa düzen ve sen değiştiğin halde bile isteye,karşındaki buna kayıtsız kalabiliyorsa ...
Zorlamayacaksın !
ESRA AKAR
Değişmiyorsa insan,değişmiyorsa düzen ve sen değiştiğin halde bile isteye,karşındaki buna kayıtsız kalabiliyorsa ...
Zorlamayacaksın !
ESRA AKAR
HAK ET !
Bir şeyi isterken,önce o şeyi hak edip hak etmediğini düşünmelisin.
Severken,mutlu ederken,gülerken düşünmüyor olabilirsin;lakin üzerken,hiçe sayarken,kırarken düşünmen şart.
Düşünmeden atılan her yanlış adım seni başka başka şeylere sürükler.
Önce düşün!
Haklı isen yap aklında ne varsa.
Ama lütfen almak istediklerini hak et.
Kimse aptal değil.
Çaban olsun.
Görsünler o çabayı.(tabi çaban varsa)
Bugün kırdığın,yarın ihtiyaç duyacağın kişiyse,yüzsüz olma.
Kıracak kadar güveniyorsan kendine,yalnız kalmayı da göze alacak kadar götün olsun!
Ya yalaka ol ya kendin.
Hak et.
Maddi manevi ne varsa istediğin,önce hak et.
DOĞRU BİLDİĞİNİN ARDINDAN KOŞUYORSAN ÖZÜR DİLEME.
Doğrundan şüphe etme.
''Haksız mıyım?''diye sorma karşındakine.
Sinirinin kaynağı karşındakinin haklı olması ise çek git!
Yoksa gerisi içten pazarlığa girer.
Gerisi kendin olmamaya girer.
Döner dolaşır hepsi sana girer.
ESRA AKAR
Severken,mutlu ederken,gülerken düşünmüyor olabilirsin;lakin üzerken,hiçe sayarken,kırarken düşünmen şart.
Düşünmeden atılan her yanlış adım seni başka başka şeylere sürükler.
Önce düşün!
Haklı isen yap aklında ne varsa.
Ama lütfen almak istediklerini hak et.
Kimse aptal değil.
Çaban olsun.
Görsünler o çabayı.(tabi çaban varsa)
Bugün kırdığın,yarın ihtiyaç duyacağın kişiyse,yüzsüz olma.
Kıracak kadar güveniyorsan kendine,yalnız kalmayı da göze alacak kadar götün olsun!
Ya yalaka ol ya kendin.
Hak et.
Maddi manevi ne varsa istediğin,önce hak et.
DOĞRU BİLDİĞİNİN ARDINDAN KOŞUYORSAN ÖZÜR DİLEME.
Doğrundan şüphe etme.
''Haksız mıyım?''diye sorma karşındakine.
Sinirinin kaynağı karşındakinin haklı olması ise çek git!
Yoksa gerisi içten pazarlığa girer.
Gerisi kendin olmamaya girer.
Döner dolaşır hepsi sana girer.
ESRA AKAR
1 Nisan 2016 Cuma
YAZIK
İnsanlar için sana baktıklarında ne gördükleri önemlidir ne olduğun değil.
İstemeden de olsa ses tonunun yükseldiği anlarda,sadece bağırıp çağıran,sustuğun anlarda ise trip atan kişilik olarak görür seni karşındaki.
Kırgın olduğun aklına dahi gelmez.
YAZIK
ESRA AKAR
VARDIR BİR BİLDİKLERİ
İşine ne geliyorsa,hangisi geliyorsa onu yap.
Elini taşın altına sakın koyma.
Hep hazıra kon.
İşin düştüğünde ol olman gereken yerde.
Çaban olmasın .
Olmadığı gibi bir de yargıla sağına solunu.
Herkes öyle yapıyor çünkü.
Vardır bir bildikleri herhalde!
ESRA AKAR
31 Mart 2016 Perşembe
ZOR DEĞİL.
Hanımları,bilhassa sizi seven hanımları üzmeyin beyler.
Siz onlara hayatınızda sadece küçük bir kısım bahşederken,onlar sizi hayatın merkezi yapıyorsa durup düşünmeniz en mantıklısı.
Kadınınız size kırılıyorsa,bağırıp çağırıyorsa sizi sevdiğindendir.
Hiçbir kadın gitmek için koparmaz onca yaygarayı.
Kırılan kadın kalmak isteyen kadındır.
Yoksa o da bilir gitmenin sessizce gerçekleştiğini.
Eğer bir kadına sahipseniz lütfen onu el üstünde tutun.
Siz yanında olmadan uyumayı bile yadırgarken kadın,siz mışıl mışıl uyursunuz mesela.
Sizin en ufak üzüntünüzü kendi üzüntüsü gibi benimser onlar.
Yediğinize,içtiğinize,giydiğinize hatta düşüncelerinize dahi söyleyecekleri varsa,dinleyin.
Zira sizi sevdiğindendir size olan ilgisi.
Çok şey istemez kadın.
Tepki verdiği zaman sizden aynı tepkiyi almak yerine sadece biraz düşünmenizi bekler.
Beklediğini alamadığında daha da hırçınlaşır.
Yapmayın beyler!
Siz ona ''iyi geceler'' demeden uyudunuz diye sabaha kadar uyumaz kadın.
Sabahın yedisinde kalkar,kendine kahve yapar,sigara içer ...
Zor değil onları anlamak.
Zor olan,kolay olanı görememektir sizin için.
Size sıcak yuva,iki kap yemek,huzur,sevgi,merhamet ve de çocuklar verecek olan kadınınızı lütfen sadece DİNLEYİN!
Bilin istedim.
ESRA AKAR
Siz onlara hayatınızda sadece küçük bir kısım bahşederken,onlar sizi hayatın merkezi yapıyorsa durup düşünmeniz en mantıklısı.
Kadınınız size kırılıyorsa,bağırıp çağırıyorsa sizi sevdiğindendir.
Hiçbir kadın gitmek için koparmaz onca yaygarayı.
Kırılan kadın kalmak isteyen kadındır.
Yoksa o da bilir gitmenin sessizce gerçekleştiğini.
Eğer bir kadına sahipseniz lütfen onu el üstünde tutun.
Siz yanında olmadan uyumayı bile yadırgarken kadın,siz mışıl mışıl uyursunuz mesela.
Sizin en ufak üzüntünüzü kendi üzüntüsü gibi benimser onlar.
Yediğinize,içtiğinize,giydiğinize hatta düşüncelerinize dahi söyleyecekleri varsa,dinleyin.
Zira sizi sevdiğindendir size olan ilgisi.
Çok şey istemez kadın.
Tepki verdiği zaman sizden aynı tepkiyi almak yerine sadece biraz düşünmenizi bekler.
Beklediğini alamadığında daha da hırçınlaşır.
Yapmayın beyler!
Siz ona ''iyi geceler'' demeden uyudunuz diye sabaha kadar uyumaz kadın.
Sabahın yedisinde kalkar,kendine kahve yapar,sigara içer ...
Zor değil onları anlamak.
Zor olan,kolay olanı görememektir sizin için.
Size sıcak yuva,iki kap yemek,huzur,sevgi,merhamet ve de çocuklar verecek olan kadınınızı lütfen sadece DİNLEYİN!
Bilin istedim.
ESRA AKAR
İŞİN ÖZÜ
İnsanın en büyük savaşı ve sınavı kendisiyle.
Yine insanı anbean yiyip bitiren,asla huzur vermeyen yegane ve en objektif duyusu vicdanı!
Açık açık,korkmadan kabullenemese de,doğruyu bağıra bağıra söyleyen de insanın iç sesidir.
İşin özü,insana en büyük zararı veren ve verecek olan yine insanın ta kendisi.
Farkındalık çoğu zaman tek yönlü.
Sadece gidiş için kesilmiş bir bilet.
Evet.
Günaydın.
ESRA AKAR
Yine insanı anbean yiyip bitiren,asla huzur vermeyen yegane ve en objektif duyusu vicdanı!
Açık açık,korkmadan kabullenemese de,doğruyu bağıra bağıra söyleyen de insanın iç sesidir.
İşin özü,insana en büyük zararı veren ve verecek olan yine insanın ta kendisi.
Farkındalık çoğu zaman tek yönlü.
Sadece gidiş için kesilmiş bir bilet.
Evet.
Günaydın.
ESRA AKAR
29 Mart 2016 Salı
!!!
Ne oluyor biliyor musunuz?
Bir zamandan sonra ağrına gidiyor insanın!
Senin,her şeyin üzerinde,önünde tuttuğun o kişiler,o vazgeçemediklerin bir bakıyorsun ki seni her şeyin gerisinde,altında bırakıyor.
Başka başka şeyleri tercih ediyor senin yerine.
Sonra ne oluyor efendim onu da söyleyeyim !
Zaman...
Sadece zaman geçiyor.
Lakin o insanlardaki yeriniz hiç değişmiyor.
Ağrına gidiyor insanın.
Ağrına gidiyor insanın!
Ağrına gittiğiyle kalıyor insan ve boğazında bir yumru hiç geçmeyen !
_ESRA AKAR_
Bir zamandan sonra ağrına gidiyor insanın!
Senin,her şeyin üzerinde,önünde tuttuğun o kişiler,o vazgeçemediklerin bir bakıyorsun ki seni her şeyin gerisinde,altında bırakıyor.
Başka başka şeyleri tercih ediyor senin yerine.
Sonra ne oluyor efendim onu da söyleyeyim !
Zaman...
Sadece zaman geçiyor.
Lakin o insanlardaki yeriniz hiç değişmiyor.
Ağrına gidiyor insanın.
Ağrına gidiyor insanın!
Ağrına gittiğiyle kalıyor insan ve boğazında bir yumru hiç geçmeyen !
_ESRA AKAR_
28 Mart 2016 Pazartesi
İNSANOĞLU
Ey insanoğlu!
Soru sorma.
Aldığın cevaba öyle bir inanıyorsun ki...
En sonunda yine senin canın parçalanıyor.
Sorduğun soruya karşındakinden aldığın cevap sonsuz olmuyor.
Muhakkak ki miadı dolduğunda değişiyor o cevap.
Bu yüzdendir ki soru sorma!
Aldığın cevaba inanıyorsun sonra.
Hiç değişmeyecek,hiç yok olmayacak sandığın o cevap vakti gelince yok oluyor.
Kendi kusurundan kaybeden hep sen oluyorsun.
İnandığın için,güvendiğin için...
Unuttuğun bir şey var ki : Kul'sun!
Kusurlusun.
Eksiksin.
TANRI değilsin.
_ESRA AKAR_
Soru sorma.
Aldığın cevaba öyle bir inanıyorsun ki...
En sonunda yine senin canın parçalanıyor.
Sorduğun soruya karşındakinden aldığın cevap sonsuz olmuyor.
Muhakkak ki miadı dolduğunda değişiyor o cevap.
Bu yüzdendir ki soru sorma!
Aldığın cevaba inanıyorsun sonra.
Hiç değişmeyecek,hiç yok olmayacak sandığın o cevap vakti gelince yok oluyor.
Kendi kusurundan kaybeden hep sen oluyorsun.
İnandığın için,güvendiğin için...
Unuttuğun bir şey var ki : Kul'sun!
Kusurlusun.
Eksiksin.
TANRI değilsin.
_ESRA AKAR_
24 Mart 2016 Perşembe
GELME
Düşündüm de...
Zaten iyiyim ben böyle.
Daha ne olabilirdi ki?
Şu ankinden farklı ne olabilirdi?
Gün içinde özleyip de sesini duymak için telefonu elime alacaktım hepsi bu!
Başka bir şey yok.
Sen yokken de aynı ki zaten her şey.
İyiyim ben böyle.
GELME!
ESRA AKAR
Zaten iyiyim ben böyle.
Daha ne olabilirdi ki?
Şu ankinden farklı ne olabilirdi?
Gün içinde özleyip de sesini duymak için telefonu elime alacaktım hepsi bu!
Başka bir şey yok.
Sen yokken de aynı ki zaten her şey.
İyiyim ben böyle.
GELME!
ESRA AKAR
BABALIK NAMINA
Bir isim koyamadığın,ne idüğü belli olmayan ''piç'' bir ilişki değildi benim senden istediğim.
Elimi tuttuğunda, titreyişlerimin bir anlamı olmalıydı sende.
Gözlerime baktığında beni değil de bendeki seni göremiyorsan,yani en azından bunu bile beceremiyorsan diyecek bir şeyim yok sana.
Bana verdiğin piç doğmuş aşkımla yaşarım ben itile kakıla.
Kim bilir?
BELKİ BİR GÜN AŞKIMA SAHİP ÇIKACAK,ONA KENDİ AŞKI GİBİ BAKACAK BİR ADAM BULURUM BABALIK NAMINA!
ESRA AKAR
23 Mart 2016 Çarşamba
RİTÜEL
Güneş doğuyor.
Kalkıyorum,kahvaltı ediyorum.(on günde bir,belki.)
Kahvemi içiyorum sonra.
Kahve uyuşturucu etkisi yapıyor bende.
O yarım saatlik kahve zevki sırasında sanki her şey yolunda gibi görünüyor gözüme.
Sigara yakıyorum bir tane.
Kahveyle güzel gidiyor her zaman.
Ne zaman o pencerenin önünde,sokağı izlerken o kahve bitiyor...
İşte o zaman başlıyor her şey.
Kırgınlıklarım,umutlarım,yapamadıklarım ve yaptığım için pişman olduklarım...
Bir bir geçiyor gözümün önünden.
Sonra dayanamayıp kalkıyorum.
Şöyle bir sağa sola bakıyorum kafamı kaşırken.
Temizlik...
Evet. En yapılabilecek şey temizlik benim için.
Kafamı dağıtıyor.
Bulaşık da aynı şekilde.
Sonra tv,facebook,okumak derken akşam ve sonra gece oluyor.
Gün bir şekilde atlatılıyor evet;lakin...
Gece olduğunda...
Yattığımda,ışıkları ve bir de televizyonu kapadığımda...
Mutfağımda akıtan musluğun ve akvaryum motorunun sesinden başka bir şey olmuyor bana düşüncelerimde eşlik eden.
Uyku.
Uğramıyor çok uzun zamandır bana.
Yine başa döndüm sanki.
Yine o bıktığım,canımı yakan günlerime geri döndüm.
Canım sıkkın.
Yorgunum.
Kırgınım.
Yine aptalı oynuyorum.
Yine birilerinin o akıllı zannedişlerini izliyorum kendilerini.
Yine sadece ben yeniliyorum,kaybediyorum.
Verilen sözler hala tutulmuyor.
Yine birileri hiç utanmadan yarı yolda bırakıyor beni.
Yine.
Yine an meselesi benim için her şeyi,herkesi siktir etmek !
Yine anlamayacaklar.
Anlamasınlar.
Anlasalar da zaten yine beceremeyecekler vefalı olmayı.
ESRA AKAR
22 Mart 2016 Salı
KADIN
Dışarı çıkacakken,aşık olma ihtimaline karşı makyaj yapıp çıkmak...
İlk karşılaşmada doğmamış çocuklara isim koymak...
İkinci buluşmada,karşı cinsin halasının oğlunun eski sevgilisinin,o gün kendini hangi mekanda check in yaptığını biliyor olmak...
İlk el ele dolaşılan gün,''emeklilikte yazlığı nereden alsak?'' diye düşünüyor olmak...
Aynı anda hem komik hem de tehlikeli olabilmek...
İşte bunlar hep kadın .
Kadına ilk görüşte yürümek...
İkinci görüşmede ''nasıl yatağa atılır?''şeklinde iç geçirmek...
Üçüncü görüşmede,kadını yatağa atmak için çalışmaları hayata geçirmek...
Dördüncü görüşmede ''ulan dördüncü buluşmaya kadar nasıl oldu da hala tık yok?'' diye kendiyle savaşmak...
İşte bunlar hep erkek.
Kadın komplike,erkek düz.
''Kullanılması tehlikeli ve yasaktır'' gibi uyarı ibaresi olmayan şeyleri kullanmaya kalkmayın beyler.
Bkz:Kadınlar !
ESRA AKAR
İlk karşılaşmada doğmamış çocuklara isim koymak...
İkinci buluşmada,karşı cinsin halasının oğlunun eski sevgilisinin,o gün kendini hangi mekanda check in yaptığını biliyor olmak...
İlk el ele dolaşılan gün,''emeklilikte yazlığı nereden alsak?'' diye düşünüyor olmak...
Aynı anda hem komik hem de tehlikeli olabilmek...
İşte bunlar hep kadın .
Kadına ilk görüşte yürümek...
İkinci görüşmede ''nasıl yatağa atılır?''şeklinde iç geçirmek...
Üçüncü görüşmede,kadını yatağa atmak için çalışmaları hayata geçirmek...
Dördüncü görüşmede ''ulan dördüncü buluşmaya kadar nasıl oldu da hala tık yok?'' diye kendiyle savaşmak...
İşte bunlar hep erkek.
Kadın komplike,erkek düz.
''Kullanılması tehlikeli ve yasaktır'' gibi uyarı ibaresi olmayan şeyleri kullanmaya kalkmayın beyler.
Bkz:Kadınlar !
ESRA AKAR
21 Mart 2016 Pazartesi
GİDİŞLERİM
Gidişlerimin hakkını veremedim hiç bu zamana kadar.
Hep yarım kalan şeylerin var olduğunu düşünerek geri döndüm.
Her seferinde inandın gidişime hiç gelmeyecekmişim gibi.
''Bu kez dönmez'' dediğin her seferinde kapında buldun beni.
Ne tuhaf?
Bu kez o kadar kırıldım ki,yarım kalan şeyler hala var ama ben dönemiyorum.
Şimdi ''gerçekten '' gittim ve sen aksi gibi inanmıyorsun bu kez gidişime.
Sence de bu işte bir gariplik yok mu???
ESRA AKAR
BENİM GİBİ KADINLAR
Benim gibi kadınlar çok zor yara alır . Kolay kolay devrilmez onlar.Acının üzerine üzerine atar adımlarını.Vazgeçmek yoktur onların hayatında.
Benim gibi kadınların kimseye güveni yoktur.
Günahlarını,hatalarını,hırslarını ve daha bir çok kötü şeyi,emanet dahi etmezler başkasına .Hatalarının bedelini öder benim gibi kadınlar,ödemek isterler . Eğer olur da şansları yaver gider , hayat onlara kıyak geçip ödetmezse hatalarının bedellerini , hemen anlar durumu ve ödenmemiş bir bedel varsa ortada , yanlışı bulup ,ona doğru gidip ,kendi canlarını yakmak pahasına da olsa , aklanabilmek ve adil olabilmek için o bedeli muhakkak öderler benim gibi kadınlar ...
Derin ve uzun olur benim gibi kadınların geceleri .Düşmez sigara dudaklarının arasından. Dolup taşan küllüklerle boşaltırlar küllerini çöpe . O küllüklerin diplerinde kalan kül tortuları gibi bazı küllerinden kurtulmak istemez,bir köşelerinde hep yaşatırlar o acılarını. Bazense , yakılıp içilmemiş sigaralar gibi , yaşamazlar aslında yaşayabileceklerini .
Aşkı da , sevişmesi de ateş gibidir benim gibi kadınların .
Benim gibi kadınların bedeni de , aşkı da yakar senin gibi adamların dudaklarını .
Sevişmesi sadece sevişmek değil , ayin gibidir benim gibi kadınların. İbadet eder gibi arınırlar sevişmeden önce ve öyle teslim olurlar.
Sadece hatırı sayılır sebeplerden ağlar benim gibi kadınlar.Değerlidir gözyaşları .Her şey için akıtmazlar onları Ziyan sayarlar !
Uzun , anlamlı ; ama anlaşılması zeka isteyen cümleler kurar benim gibi kadınlar .
Nettirler ! İstekleri bellidir. Apaçık söylerler her şeyi ve korkmazlar can yakmaktan .
Can yakmak,acı çektirmek için değil , anlaşılmak içindir her zaman. Senin gibi adamlara laf anlatmak zordur ve benim gibi kadınlar görev bilir kendine senin gibi adamlara laf anlatmayı .
Öyle ilgiden de çok hoşlanmaz benim gibi kadınlar . İstedikleri hep hayatı kolaylaştıracak şeylerdir. Kullanabilecekleri ve fayda görecekleri şeyler isterler hayatlarında .
Çiçekler , kalpler benim gibi kadınlara göre değildir. Güç isterler yanlarında . Ağlamasalar da bir omuz isterler başlarının altında . Erkeğin elleri saçları okşamak için değil , masayı toplarken yardım etmek içindir benim gibi kadınlara göre.Hayat paylaşılmalıdır çünkü.
Senin gibi adamlar çok üzer benim gibi kadınları,çok kırarlar.
Çözemez senin gibi adamlar benim gibi kadınları.Çözemez ve üzerine yargılarlar.Oysa benim gibi kadınlar anlamaya çalışır her şeyi.Kendini karşısındakinin yerine koyup düşünür önce ; ama senin gibi adamlar bununla yetinmez. Benim gibi kadınlar ne kadar verirse , o kadar daha ister senin gibi adamlar.
Asla hak ettiğinden fazlasını beklemez benim gibi kadınlar.Bunu karşısındakinden de göremezlerse,tırnaklarını çıkarır,tereddüt etmeden saldırırlar!
Her şey mükemmel olmasa da belli bir seyirde , tedbirli ilerlesin ister benim gibi kadınlar.Oyun kuralıyla oyundur çünkü. Hayat da aynı şekilde. Senin gibi adamlarsa hep fire verir bir yerlerde.Kuralları yıkmaya çalışırlar.
Benim gibi kadınların özellikleri , aradıkları , senin gibi adamlarda yoktur hiçbir zaman.Sürekli kavgalar , ağlamalar , tutarsızlıklar , acılar vardır benim gibi kadınlarla senin gibi adamlar arasında.Erken yaşlanmalar , koşmadan yorulmalar , çökmeler , vazgeçişler , yenilmeler , küsmeler vardır ; ama ...
HEP SENİN GİBİ ADAMLARI SEVER BENİM GİBİ KADINLAR !
ESRA AKAR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)